Eflatun/Platon
“Eflatun, Sokrat’ın şakirdi, Aristo’nun üstadı olan ve milattan önce 430’da doğup Mısır’da tahsil ettikten sonra Yunanistan’a dönerek Atina’da Akademiya’yı kuran, milattan önce 347, yahut 348’de vefat eden meşhur Yunan filozofu. Milattan önce 324’te ölen ve yalnız bir torbası, bir çantası, bir de sopası bulunan meşhur Yunan filozofudur.” Şakird:Talebe,öğrenci
Etkileyici
“Yakup Peygamber, oğlu Yusuf Peygamber’i kaybettikten sonra o kadar ağlarmış ki, halk sesinden bizar olmuş. O da kendisine şehir dışında bir çardak kurdurmuş. Oraya gidip ağlar, feryat edermiş, işte bu bucağa “Kulbe-i ahzan - Hüzünler kulübesi” denmiştir.”
Reklam
Utarit/Hermes/Mercurius
“Utarit, Yunanlıların Hermes, Romalıların Mercurius dedikleri bu tanrı, rüzgârı temsil eder. Sonradan hilekârlarla hırsızların ve alışverişin de tanrısı sayılmıştır. Büyük tanrı Zeus’la (Müşteri) Atlas kızının oğludur. Doğar doğmaz hırsızlığa başlamış, tanrıların ineklerinden en semiz ve güzel elli ineği aşırıp dördünü kendisine kurban etmiş, yakıp dumanlarını seyretmiş, zevk ala ala koklamıştır. Liri de meydana getiren odur. Aynı zamanda Zeus’un postacısıdır. Elinde yılanlı bir sopa, ayaklarında kanatlı sandallar vardır. Mesafeleri bir anda aşar. Vücudu ideal bir vücuttur. Ölçü ve tartıları da o icat etmiştir. Yalanın hamisi de odur. Yalanı hakikat olarak kabul ettirmek için natıkaya ve belagata ihtiyaç vardır. Onun için natıkanın, fasahat ve belagatin, yazının, inşanın ve bu münasebetle dîvânın, yani devlet işlerini düzen kalemlerin, anlayışın, hesabın, zekâ ve dikkatin, hüner ve sanatın da tanrısıdır. Fasahat ve belagat tanrısı olarak temsil edilince bir elini yukarıya kaldırmış olarak tasvir edilir. Altıncı iklim, bu tanrıya aittir. Edebiyatta hemen daima defter ve kalemle, inşa ve akılla anılır.”
Davudi Ses
“Davud Peygamber’in sesi çok güzelmiş. Hatta o, ilahi okurken tesirinden nice kişiler ölürmüş. Gür ve kalın sese de bu münasebetle Davudî ses denir. Davud, daima güzel nağmelerle beraber anılır.”
Hüma Kuşu
“Hüma, hümay. Boz renkli ve ayaksız bir kuşmuş. Dirisi ele girmezmiş. Hindistan’da Hita ve Huten ülkeleriyle Kıpçak çölünde bulunurmuş. Saksağana benzermiş. Sudî, Şam’da bir Acem bezirgânında gördüm diyor. Bu kuşun gölgesi, kimin başının üstüne düşerse, o adam padişah olurmuş. Bu yüzden hümaya “devlet kuşu” da derler.”
Tayy-i Mekan/ Tayy-i Zaman nedir ?
“Tayy-i mekân. Herhangi bir adamın ayağı altında yerin dürülmesi ve bu suretle uzak bir yere gayet çabuk gitmesidir. Tayy-i zaman da bir an içinde pek uzun bir zamanın geçmesidir. Mesela, bir adam gözünü kapar kapamaz kendisini başka bir diyarda bulur, evlenir, çoluk çocuk sahibi olur, yıllar geçer, gözünü-açınca yine kendisini o an içinde bulur. Tayy-i mekân ve tayy-i zamana “mekân içinde mekân, zaman içinde zaman” da derler.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.