Bence de sil
“Güzel kadınlar çok sıkıntı çekiyorlar.” “Hah. O düşünceyi kafandan sil.”
"Desene Mart," diye söze başladı uzunca bir aradan sonra, "nasıl bitti peki? O koca koca laflar eden oğlan, kızı aldı mı?" Martin sanatsal açıdan son derece açık olduğunu düşündüğü sonu ona açıkladıktan sonra, şöyle söyleyecekti: "Hah işte, ben de bunu sorduydum. Neden böyle yazmadın?" Ona başka hikâyeler de okuduktan sonra öğrendiği tek şey vardı; ablası mutlu sonları seviyordu.
Sayfa 110 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Tık tık tık ! - Kim o? - Merhaba - Merhaba buyurun?
Hah şöyle ya aileyi at geriye. Kendi hayatını yaşa 😁
Artık hiç bir şeyden keyif alamıyorum herşey boğucu geliyor boğucu ve bomboş hissediyorum. günler, saatler hepsi çok uzun ve benim yaptığım tek şey sürüklenmek. Ayak uyduramıyorum aniden durup hah, ne ara buraya geldik diyorum. Bilincimi açık tutmakta zorlanıyorum hiçbir şey yokmuş gibi gülebiliyorum ama gülüşüm dudaklarımdayken bile donuyor.
Ortadoğu’da değişen bir şey yok :/
Hah, güleyim bari; siz sanıyor musunuz ki girişilen her teşebbüs halkın refahı, memleketin ümranı içindi? Yüksek makamların aklına yeni bir hırsızlık yolu geliyordu ve bunu icra ediyorlardı, hepsi o kadar..
Reklam
Kitabı okuyanlar anladı
"Sinek avlamak?" "İşleri güçleri bu: sinek avlamak! Bak evlat, uzun, çok uzun, tahmin bile edemeyeceğin kadar uzun yıllar önce, amaçsızca yaşamaya başladı insanlar... Sonra bir sabah uyandıklarında, bu dünyada olmalarının sebebini tamamen unuttular. Ne yapacaklarını şaşırdılar. İşlerini güçlerini bıraktılar. Ve o günden sonra da, nerde bir sinek görseler çıldırmış gibi peşine düşüp onu öldürmeye başladılar... Varoluş sırlarını yitirdiler. Hah! Varoluş sırlarını yitirince de, anlamsız bir hayat sürmeye başladılar. Sinek avlıyorlar! İşte bizim tarihimizle onların tarihi, burada çakışıyor evlat: hayatın anlamını kaybeden insan, sinek avlıyor. Biz de onlarla dalga geçiyoruz. Hikâye bu..."
Eğer bir testte başarısız olursanız neden başarısız olduğunuzu anlamak için bir başka test yapılıyordu. Galiba testleri bu kadar çok sevmelerinin sebebi özgür iradeye inanmalarıydı. Hah! Yavaş yavaş keşfediyordum ki insanlar hayatlarını kontrol edebildiklerine inanıyor ve bu yüzden de sorular ve testler karşısında bir tür huşu duyuyor, çünkü bu şekilde, seçimlerinde başarısız olan ve doğru cevapları vermek için yeterince çalışmamış diğer insanlar üzerinde belli bir hakimiyetleri olduğunu düşünüyorlardı.
'' Yapayalnız hissettiğimiz bir anda biri girer hayatımıza. Hah deriz, işte geldi. Daha ilk dakikada içimize bir şeyler doğar, sanki bir umut huzmesi, sanki güzel bir koku yayılır hücrelerimize sadece içten duyulan. Herkes için olmaz bu. Sadece bazı kişiler geldiğinde hissederiz bunu.''
Arif Saim Beyin yüzü ciddileşti. Bastonunu sıkıca kavradı: "Bakın arkadaşlar," diye yeniden başladı. "Bakın arkadaşlar, bir İnce Memed değil, yüz bin İnce Memed olsa, böyle yüz bin de dağlarda dolanan atı bulunsa bu halk başkaldıramaz. Bizim halkımız binlerce yıldan bu yana yoksulluk çekmiş, ezilmiş, iğnenmiş, bütün insan olma gücü elinden alınmış bir halktır. Böyle bir halk değil başkaldırmak, korkusundan gözünü bile açamaz, siz keyfinize bakın. İnce Memed de birkaç gün dağda dolaşsın bakalım. Fazla telaşlanmışsınız, telaşlanmayın. Hem böyle bir adam var mı, orası da meçhul.” “Bizim hepimizi öldürecek," diye bir söz savurdu, dayanamayarak Murtaza Ağa saklandığı yerden. "Hah işte, şimdi sadede geldiniz," diye bastonunu yere uzun uzun vurdu Arif Saim Bey. "Evet İnce Memed sizi öldürecek, yalnız şunu iyi bilin ki, durmadan tekrar edeceğim, bu halktan, bu ezilmeye, aşağılanmaya, küçük görülmeye, insandan sayılmamaya alışmış halktan hiçbir şey çıkamaz." Daldı, başını yere dikip bir süre düşündü. Başını salladı, içlenmiş bir sesle, "Keşki ayaklansa, ayaklanabilse de bu halk hepimizin kellesini koparsa.”
Sayfa 407Kitabı okudu
Reklam
Ortanca çocuk olma vakası..
Ekrem'i nispeten bana göre daha çok severdi annem. Son­raları duydum, olan ortanca çocuklara olurmuş. Büyükler bü­yük diye, küçükler küçük diye sevilirmiş. Ortanca çocuklar genellikle okumazmış. Bunu nereden duydum? Tabü ki Emin Öğretmen'den. Dur dur, nasıl diyordu abim böyle şeyleri an­ latırken, hah tamam hatırladım, "Bunca yıllık öğretmenlik hayatım bana gösterdi ki..." diye başlayan cümleler. Bunca yıllık öğretmenlik hayatım bana gösterdi ki ortanca çocuklar okumuyor, onlarla pek ilgilenmiyor aileler... Uyuz olurdum bununla başlayan her cümlesine. Emin Öğretmen yaaa... Her şeyin doğrusunu o bilir. Bizim de öğretmenimizdir. İstiyor ki her şeyi ona soralım, ona danışalım. Ama biz ilkokul çocuğu değiliz abicim, nasıl yaşayacağımızı senden öğrenmeyeceğiz... Senin bunca yıllık öğretmenlik hayatın, bana ticaretin incelik­lerini göstermiyor mesela. Kaldı ki sana da göstermiyor, kızını biz okuttuk. Gel gelelim ne içeceğimizi bile sen söylüyorsun Emin Öğretmen...
Hürü Ana komedi cidden ;))
Bir de Adem Babamızla, Havva Anamızı isterim. Zaten var, hazır. Yalnız onların önlerindeki yaprağı istemem. O yapraklar doğru değil, yanlış. "Neden yanlış?" diye merakla sordu Efendi Hazretleri, sakalını sıvazlayarak. Yanlış. Cennette onlardan başka bir Allahın kulu var mıydı ki onların oralarını görecek. Öyleyse neden önlerine o kocaman incir yapraklarını koysunlar? Doğru, hiç düşünmemiştim. Hah, şöyle işte. Bundan sonra bir örneği çıkarırken aklını kulları, yaprak maprak koyma.
Yapı Kredi Yayınları
"Onları görür görmez hissetmiştim, hah işte onlar. Sanki her zaman onları bekler gibiydim," diye hatırladı.
Sayfa 211
Sizi çok sevdim ben ya. Keşke kitap 300 sayfadan daha uzun olsaydı
"Anladığım kadarıyla tatlı yiyemeyecek kadar toksun, değil mi?" Hemen canlandım. "Tatlı mı ?" "Evet, görünüşe göre ödeme yaparken poşete birkaç brownie girmiş." Hah, poşete mi girmiş? Tatlıyı kesinlikle benim için almıştı ve nedense bu beni çok mutlu etmişti.
Sayfa 122Kitabı okudu
Sağ tarafımda çok güzel bir Fransız kadın gördüm.Dudaklarında yoğun, mat kırmızı bir ruj vardı.Paris'e taşındığım ilk ay bir mağazadan buna benzer bir ruj almıştım.Ama bu ruj bende her nasılsa kötü durmuştu.Sonra bir kitapta, kırmızı rujun hüzünlü kadınlara yakışmadığını söyleyen bir teori okumuştum. Hah,tamam işte...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.