"...Eğer bir gün çocuğun olursa, her türlü olanağa sahip olsan bile ona hak etmediklerini verme. Onu öyle eğit ki yaşamda iyinin yanında kötünün de olduğunu anlasın. Ayakta kalmak için çalışmak zorunda olduğunu bilsin."
Hemen Cenab-ı Hak cümle ümmet-i Muhammed'i (A.S.M.) envâr-ı Kur'aniyeden müstefid ve hakikî muvahhidîn sınıfına ilhak ve şimdiye kadar gafletle geçirdiğimiz zamanlardan, defter-i a'malimize yazılan seyyiatımızı, rahmetiyle afv buyursun, âmîn.
Seninle mücadele mi ediyor? Merak etme, saat işliyor. Allah bu yeri-göğü hak ile yarattı. Kimsenin hakkını kimsede bırakmayacak. Bu dünya hak ile kâimdir.
Biraz oradan biraz buradan yaklaşımlar ve görüşler topladı, daha içeri girmeden insanı pes ettiren kocaman bir süpermarketten mal seçiyormuşçasına. İnternet gazetelerinin nelere değinmeyi tercih ettiklerine dikkat etti ve bunun berbat bir şey olduğunu düşündü.
Berbat ötesiydi. Korkunç, aşağılayıcı ve utanç vericiydi.
Karın yağlarından şöyle kurtulabilirsiniz. Dört haftada nefis bir kıç. Hak ettiğiniz cinselliği yaşıyor musunuz?
Her şey bedenle ilgiliydi.
“Hakikati anmak, hak üzere durmak, hakkı teslim etmek, hile ve düzenbazlığa uzak hakikate yakın olmak en büyük silahıdır insanın. Başka silaha ihtiyacımız yok o hâlde çiçeğim.”
Demokraside oy sayısının, kitle desteğinin (ne kadar çok ve büyük olursa olsun) el uzatamadığı alanlar vardır: bunlar temel hak ve hürriyetlerdir. Demokrasilerde muhalefet sadece bir hak değil aynı zamanda bir ihtiyaçtır. Evrensel bir meşruiyet içerisinde tanımlanan temel hak ve hürriyetlerin milli iradenin keyfi tasarrufuna terkedilmesi sözkonusu olamaz. Adalet milli olsaydı, uluslararası ilişkiler hukuki olurdu. Adalet milli olsaydı, milletçe (veya millet adına) irtikab edilen bazı yanlışlara itiraz etmek zulüm olurdu. Adalet milli olsaydı, devlete karşı yalnız vatandaş dava açamaz ve davasını kazanamazdı.