Hakikat bunalımı, belki de günümüzdeki kadar çok vahim hale gelmemişti. Modern felsefe ve bilim,hakikat hakkındaki ezelî probleme ikna edici bir cevap vermeyi başaramamaktadır. Onların temsilcileri yalnızca, hakikat bunalımını doğuran dönemin nesnellikten uzak “hakikat perspektifi’ni açıklamak teşebbüste bulunmaktadır. Insan hakikati ne değiştirebilir, ne çoğaltabilir, ne de azaltabilir. Öyleyse hakikat ne daha fazla, ne de daha az hakikî hale getirilebilir. Her iki durumda da hakikat, gerçeklik olmayıp yanlış olacaktır. Bizatihi hakikatin kendisi fazla ya da eksik olmaksızın tam anlamıyla hakikati ifade eder. Her hakikatin kendisi için doğru olan bir sınırı vardır. Bu sınırın bilgisi hikmettir. Hikmet vasıtasıyla her hakikat, ifrat ya da tefritten uzak sadece hak ettiği anlama delâlet etmektedir. Her bilgi nesnesinin bir hakikat sınırı vardır ve her bilgi nesnesi için bazılarını keşfedilmesi diğerlerine oranla daha anlaşılmaz ve güç olan farklı bir sınır söz konusudur. Öyle ki onları sürekli keşfetme teşebbüsümüz içinde, hikmet tarafından yönlendirilen ve gayesi bu sınırları bilmek olan bu araştırma için bir kısıtlama söz konusu değildir. Bundan dolayı, hakikî bilgi her bilgi nesnesinin hakikat sınırını bilen bilgidir.
Sayfa 120Kitabı okudu
Zira insan, ne kadar iyi niyetli, samimi, inancına bağlı olursa olsun eylemlerinde varlığının anlam, değer ve hakikatine dair gerçek bir sorgulama yapmadığı takdirde adaletsizlik, zulüm ve hak sızlıkla sonuçlanan eylemlere vücut vermekten kaçınamaz. Felsefi açıdan değerlendirildiğinde bu durumun insanın, varlık ve bilgi değeri hiçbir biçimde
Reklam
biligsizke hak söz tatıksız irür anga pend nasihaat asıgsız irür ne türlüg arıgsız arıra yudise cahil yup arımaz arıgsız irür (Bilgisize doğru söz tatsız olur, Ona, öğüt, nasihat yararsız olur. Ne türlü, kirli arınır yıkayınca; Cahil yıkanıp arınmaz, kirli olur.)
Sayfa 62 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Mevlana Abdurrahman Câmî (ks) şöyle buyurmuştur: Sevgi tatmayanın bilemeyeceği bir şerbet ve müptela olmayanın ne olduğunu idrak edemeyeceği bir bela olsa da mahiyetleri tanımlama ve gizlilikleri açıklama alışkanlığı olan bir topluluk onu şu şekilde tarif edip bölümlere ayırmıştır: Hakiki güzel olan Cenab-ı Hakk’ın sevgisi, onun kendi cemaline
İnsan Sınıfları
İnsanlar, tabiat yasaları gereğince, genellikle iki sınıfa ayrılırlar, aşağı sınıf (sıradan insanlar) dediğimiz insanlar ki, biricik ödevleri, kendileri gibi birtakım yaratıkların çoğalmasına yarayacak materyal ödevi görmekten ibaretti, bir de, kendi çevrelerine yeni bir söz söylemek yetenek ve istidadını kendine gören insanlar sınıfı. Tabii bu
Sayfa 334 - RaskolnikovKitabı okudu
Alimlere Ve Salihlere Tabi Olma Meselesi Soru: Bir din alimi kitabında "şirkin bir başka şekli ise salihleri ve alimleri kurtarıcı (Mededkâr) olarak görüp onların sözle­rini Allah'ın sözü gibi delilsiz olarak kabul etmektir." Diye yazıyor. Yine "Selefin imamlarının, din büyüklerinin ilim ve yaşayışlarından ilmî ve tarihî
Reklam
891 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.