Umut diyorum, umut var hâlâ. . .Elimde avucumda umuda dair ne varsa serpiştireceğim acılarıma
Yolda karşıdan karşıya geçerken arabalara dikkat ediyoruz, tehlikeden kaçınıyoruz diye, cezalardan kaçındığımızı zannederiz. Oysa içimizde de tehlikeler vardır. Kaza hayalimizden bile geçmeyecek bir yönden, içten, kalbimizden gelir. Gilberte'in söylediği, "İsterseniz boğuşmaya devam edelim" sözleri, iğrendirdi beni. Onu bu haliyle,
Sayfa 198 - YKYKitabı okudu
Reklam
Yine “Sonun Başlangıcı” Belirtileri Don Carlos’un Ingiltere’ye girişini büyük ilgiyle okudum. Gerçeğin tekdüze, sıkıcı olduğunu; insanın kendini oyalamak için sanata, hayal ürünü şeylere yöneldiğini, romanlar okuduğunu söylerler. Benim için tam tersi: Gerçeklikten daha fantastik ve daha beklenmedik ne olabilir? Evet, bazen gerçeklikten daha
Batı ülkelerinde evlilik, ilişkiler üzerindeki tekelini hızla yitirirken, ülkemizde rüzgar hala ters yönde esiyor. Evlenmeden birlikte yaşamak, çocuk yapmak bu topraklarda hala tabu. İnsanlar evlilik baskısını aslında fark etmelerine rağmen, birlikte yaşamalarının ve çocuk yapmalarının başka bir yolu olmadığı için, daha doğrusu o yol biraz çetin olduğu için, evleniyorlar. Bir başka husus da şu; özellikle toplumun geleneksel katmanlarındaki genç kızlar, rahat bir genç kızlık dönemi geçiremiyor, örneğin erkek arkadaşıyla doğru dürüst birliktelik yaşayamıyor. Ayrıca aile içinde türlü baskılara maruz kalıyor. Bu durumdan bir kurtuluş umudu olarak evlenmek cazip görünüyor. Burada elbette acı bir yanılgı var; bu genç kızlar çoğunlukla bir ailedeki konumlarından başka bir ailedeki konumlarına transfer oluyorlar ve aynı çile orada da devam ediyor. Geleneksel kesimlerle kıyaslandığında, modernlerin durumu ve imkanları daha genişmiş gibi görünür. Daha özgür ve daha çeşitli ilişkiler yaşamak bakımından evet ama nihai sonuç bakımından hayır. At nalı büyüklüğünde güneş gözlükleriyle alış veriş merkezlerini turlayan çağdaş kadını ya da grand tuvalet tango yapan çağdaş erkeği şöyle biraz kazıyın; evlilik ve çoluk çocuk meselesi söz konusu olduğunda, büyükannenizi aratmayacak kasvetli bir muhafazakarlıkla karşılaşırsınız!
Osman beyin Malhun Hatunu dilinden düşürmediği bir günde Ertuğrul Gazi eşi Cankız'a bakarak gülüyor.Tarık Buğra devamını şöyle anlatıyor: "Ertuğrul Gazi seyrek güler ama gülünce candan güler,doksan iki yaşında mı,doksan iki yaşıyla güler. Daha kaç yılı var? Onları da katarak güler. - Cankız,der. Cankiz bu seslenmeye buyur, kurban olduğum diye karşılık verir. Ertuğrul Gazi hala gülmektedir. - Ne gafilmisim ben,cankiz. Bir umudum Osmancıktı, o da malhun hatun güzeller. Bende sanırdım ki anaları cankiz ya, bu oğullar kız beğenmez, beni torunsuz korlar." Ne güzel cümlelerdir bunlar. 92 yaşında bir bey, karısına bundan daha güzel nasil iltifat edebilir ki?
Reklam
635 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.