Herkese merhaba! Uzun bir aradan sonra yine buralardayım. Size beni Rs'den çıkartan kitabın yorumuyla geldiğimi söylemek istiyorum.
Gün geçtikçe NG Kabal'ın kalemine daha da hayran kalıyorum ve bu da Kabal'ın beğendiğim kitaplarından biriydi.
Kitabımızın türü polisiye romantik. Ve dikkat çekmeliyim ki kitabımızın içinde birkaç
Ayrıca benim seni aldatma ya da senden bir başkasına bakma gibi bir lüksüm yok. Ben 5 sene boyunca seni bekledim. Hala da umudum var yalan yok. Ama bir başkasına bakma lüksüm yok. Yanındaki gibi şanslı değilim ben çünkü. Senden umudum tokken de seni sevmeye devam ettim beklemeye de.
Ama benim hatalarım ya da başka seylerim yanındaki gibi hemen affedilmiyor.
.için rahat etsin ne görüştüğüm biri var ne konuştuğum. Hicbi3 şeyi de bqskasi için yapmıyorum. Senin bıraktığın iz en derinde.
open.spotify.com/track/7KcUxHSz7...
Cinsiyet de insanın enformasyon çöplüğünün vazgeçilmez unsurlarından biridir. Sosyal çevrenin müziğinize kattığı enformasyon parçacıkları gibi, cinsiyetiniz de kendi döngüsünün gerçekleşmesi uğruna çalışmalarını sürdürür. Yer yer sosyal çevrenin verileriyle uyum içinde görünse bile, insanların tek başlarına kaldıklarında yaşadıkları cinsiyet belirleme / tanıma çabaları da kendi başına özerk bir döngüyü oluşturur. Yine bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde müziğin içine işler ve aynı tecrübelere sahip insanlar tarafından tekrar edilmek üzere sahiplenilirler.
Zaten maalesef var olan gerçekler bir kez daha karşıma çıkıyor bu kitapta. Benim artık umudum kalmadı. Dünya döndükçe devam edecek bu. Birileri hep ötelenecek. Hor görülecek. Mesela otuz yıl öncesi ve günümüzü kıyaslayalım. Ne değişti? Hiçbir şey. Hiçbir şey değişmiyor. Kaç yıl gerekli değişmesi için, kaç asır gerekli… Bin yıl da geçse faydasız. İnsanlar hala dil, din, ırk, mezhep çatışmaları yaratıyor. Ne Maycomblular gibilerin zihniyeti çürüyor ne de Tom Robinsonların kaderi değişiyor. Bülbülü öldürmek hala günah. Saksağanlar kimin umrunda…
Artık çıkmıyorum İstiklale
Sabah Fatma hanım uyandırıyor
Helva, ekmek, çay bana onlar bakıyor
Odanın hali perişan ben perişan kimse yok işime karışan
Ara sıra balkona çıkıyorum
Fesleğenler kuruduğunda ocaktı
ben baharı bekliyorum
Ne olduğunu bilmediğim bir umudum var hala
Gözüm şişelere takılıyor becerebilseydim ne ala
Bu günlerde böyleyim ben yas denen şiirdeyim
Bir köşede gülüşün var sırtımda kanlı bıçağın
Hiç bir zaman duymayacağın duysan da anlamayacağın Bir çığlıkta
SANA BİRİKİYORUM...
Risk almak...Yaşamak da bir nebze risk almak değil mi? Aslında hepimiz sistemin bir parçası olmaya devam ediyoruz ,düşünmeden sorgulamadan yaşayıp gidiyoruz. Arsız arsız her sabah aynı güneşe uyanmak. Kahvaltı yapmak, aynı yollardan geçmek. Tekrar tekrar aynı rutini gerçekleştirmek. Ama bizi diğerlerinden ayıran risk almak. İnsanlara güvenmek de