Günümüz Türkiye'sinde yabancılarla evlenmeler yaygınlaşmış, nerede ise moda haline gelmeye yüz tutmuştur. Müslüman olmayan erkeklerle evlenen kızlarımızın çoktan Müslümanlıktan çıktığını kabul ediyor ve bu noktayı bir kenara bırakıyoruz. Konumuz yabancı kızların müslüman erkeklerle hayatlarını birleştirmeleridir. Bu ne olacaktır? Gerçi yabancı kızlar, usûlüne uyarak, müftülük dairelerine uğrayarak müslüman olduklarını ilân ediyorlar. Fakat bu, çoğu zaman bir formaliteden, usûlden öte bir mânâ taşımıyor. Çünkü gerçekte müslüman olmayan bir kızla, evlenen bir müslüman erkeğin kurduğu âile yuvasında İslâmın prensipleri hüküm sürmüyor, bu yüzden de o yabancı kız İslâmiyeti kabul etmekle birlikte yine evlerinde tipik bir Alman veya Yahudi gibi yaşıyorlar. Çocuklarına Türkçe öğretmiyorlar. Bunun yanında müslüman koca da din ve milliyeti ile birlikte günden güne artan bir hızla erimektedir. Ve geleceğimiz bakımından büyük bir tehlike işareti gösteren bu duruma hiç yetkili makam da tedbir arıyor değildir. Düşününüz bir kere, Halife Hz. Ömer Allah Resûlünün sahabelerinden o derece endişe duyunca her geçen gün daha fazlası ile gönüllerden imanın silinmeye yüz tuttuğu zamanımızda artık bizim endişemizin derecesi ne olmalıdır. Elbette bu istikametteki olumsuz gelişmeler dinimizin hesabına büyük bir darbedir. Bu konuda yine müslüman kardeşlerimize kendi çaplarında ağır sorumluluk ve vazifeler düşmektedir. Bir yandan İslâmi yaşayışı gönüllere zerk etmeye çalışırken, öte yandan da İslâm âilelerinin İslâmiyet 'i bütün prensipleriyle kendi aralarında tatbik alanına koymaları gerekir.
Yetkili bir beye benziyorsunuz :)))
Bir Müslüman hükümdarı, halife olsun sultan olsun, kanûn koyucu sıfatını takınamazdı. O, ancak İslâm kanûnunun, yani Şerîatın nâzırı ve muhafızı idi. Şerîat üzerinde herhangi bir yorumda bulunmak ancak yetkili ulemaya aitti.
Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Çoğu âlimler gayrimüslim bir kadınla evlenmenin câiz, olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yalnız Hz. Ömer bunu doğru görmez. Hz. Ömer'in Halifeliği sırasında İslâm orduları birçok yerleri fethediyor, yeni yeni ülkeleri İslâm devletine katıyordu. Bu arada İslâmın yiğit kahramanları ve bazı sahabeler kitap ehlinden kadınlarla evleniyorlardı. İslâm âilesi ve müslüman nesil bakımından bunu tehlikeli gören Halife Hz. Ömer gayrimüslim kadınlarla olan evlenmeleri hoş karşılamıyordu. Sahabelerden Hz. Huzeyfe bir yahudi kadınla evlenmiş, Halife Ömer kendisine; «Onu salıver» diye yazmıştı. Huzeyfe'nin : «O, haram mıdır?» diye sorması üzerine, Hz.Ömer şöy le cevap vermişti: « Hayır, fakat onların ahlâk bakımından mazbut olmayanlarına tesadüf edeceğimizden korkuyorum.»Açıkça anlaşılmaktadır ki Hz. Ömer, müslüman olmayan bir kadınla evlenmeyi haram görmemiş fakat İslâm âilesi ve müslüman neslin geleceği bakımından tehlikeli bulmuştur. Hz. Ömer'e hristiyan veya Yahudi olan bir kadınla evlenmenin hükmü sorulur. O da: «Allah müşrik kadınları müslüman erkeklere haram kılmıştır. Ben, bir kadının; Rabbim İsa'dır veya (Allah'ın kullarından biri için) falandır, demesinden daha büyük bir şirk tanımıyorum.» şeklinde cevap verir. İslâm hukukuna göre din ayrılığı verasete engel teşkil eder. Buna göre gayrımüslim bir kadın müslüman kocasından miras alamaz. Bu yüzden de onunla evlenmek mahzurludur.
#takvim
Diyanet Takvimi Ön Yüz: Hz. Ali (ra) halife seçildi. (656) Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes yarın için ne hazırladığına baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Haşr, 59/18) Diyanet Takvimi Arka Yüz: AHİRET GÜNÜ Hz. Peygamber’in Safa Tepesi’nde “Haberiniz olsun ki ben şiddetli bir azap öncesinde sizin için gönderilmiş bir uyarıcıyım.” (Müslim, Îmân, 355) dediği zaman- dan itibaren bir ömür boyu insanları hakkında uyardığı bir gün vardır: Ahiret günü. Geleceği kesin olan bu günün varlığına inanmak mümin olabilmenin vazgeçilmez bir şartıdır. Tüm insanların kabirlerinden çıkacağı, yeniden diri- lişin yaşanacağı, bazı insanların yaya bazı insanların binekli bazılarınınsa yüz üstü sürünerek bir araya geleceği toplanma günüdür o gün. “Bir yığın kemik, bir yığın toz olduğumuz zaman mı yeniden diriltilecekmişiz?” (İsrâ, 17/49) diyerek Resûlullah’ı ciddiye almayanların ve bu günün geleceğine inandığı hâlde pervasızca yaşayan insanların aldandıklarını anlayacakları gündür. Herke- sin dünya hayatında yaptıklarının karşılığını göreceği hesap günüdür o gün. Malın mülkün hükümsüz kaldığı, aile, akraba ve dostun fayda sağlamadığı bu gün, kişinin tek sermayesi dünyada işlediği iyilikleri ve salih amelleridir. T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
Mustafa Kemal Paşa
Anafartalar zaferinden sonra Liman von Sanders, genelkurmaya "Albay Mustafa Kemal'i derhal generalliğe terfi ettiriyoruz" şeklinde bir tebliğ yazar. Enver Paşa, terfi ettirmemek için direnir ve "Mustafa Kemal'i paşa yaparsın padişah olmak ister, padişah yaparsın halife olmak ister, halife yaparsın Allah olmak ister" diyerek itiraz eder. Bunun üzerine Liman von Sanders, Enver'i suçlayan ağır bir mektup yazarak şöyle der: "Bu kadar başarılı bir askerin terfi ettirilmemesi ordunun moralini bozar." Kaldı ki ona general rütbesinde ihtiyaç da vardır, sonunda Atatürk tuğgeneral olur. Çanakkale'deki düşman ilerleyişini durdurur ve orada büyük bir zafer kazanır.
Sahâbe, Allah Rasûlü'nü defnetmeden önce Hz. Ebû Bekir'i halife olarak seçmiştir.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.