Büyük Millet Meclisinin hangi gün ve tarihte açılacağı belli değildi. Bununla beraber hazırlıkların 23 Nisan'dan önce biteceği anlaşıldığı için meclisin, 23 Nisan cuma günü, bugünün kutsal bir gün olduğu da dikkate alınarak, açılmasına karar verildi ve açılışla ilgili olarak 21, 22 Nisan'da Mustafa Kemal Paşa tarafından iki genelge yayımlandı. Bunlardan birincisinde Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan cuma günü Ankara'da açılacağı, fakat açılıştan önce Hacıbayram Camii'nde, bütün milletvekilleriyle beraber cuma namazı kılındıktan sonra "Lihye-i saadet", sancak-ı şerif ile meclis binasına gidileceği ve burada dualar okunup kurbanlar kesileceği belirtiliyor, 23 Nisan gününün "Kutsallığının teyidi için 21 Nisan'dan itibaren "Merkez-i vilayette vali beyefendi hazretlerinin tertibiyle hatim ve Buhârî-i şerif tilavetine" başlandığı bildiriliyor ve yurdun her köşesinde aynı suretle hareket edilmesi isteniyordu. Bir gün sonra yani 22 Nisan 1920'de yayımlanan genelge ile de, açılış tarihinden itibaren bütün "Makamât-ı mülkiye ve askeriyenin ve umum milletin merciinin Büyük Millet Meclisi olduğu bildiriliyordu.
Sayfa 84
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Reklam
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
ATSIZ'DA TURAN TURANCILIK: Türkçülüğün ikinci kanadı Turancılıktır. Irkçılık, Türkçülüğün "iç davası", Turancılık ise "dış davası"dır. Atsız'a göre Turancılık "Türk Birliği"dir. Daha 1934 yılında yazdığı "Yirminci Asırda Türk Meselesi” başlıklı yazının birincisi "Türk Birliği" adını taşır. Ona
Reklam
156 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.