Yaşanılanlar karşısında kahrolmamak elde de değildi. Pınar 'ın yanlış tercihine mi, ailesinin umursamazlığına mı yoksa Fatih'in yaptıklarına mı? Bilemedim. Aras'ın yaşadığı hüsrana mı yanayım Pınar'ın yaşadıklarına mı onu da bilemedim ya. Sevindiğim tek bir şey oldu. O da hak etti mi bence hakkı olanı hak etti. Ama Pınar'ın, kapısına gitmesi onu da az çileden çıkartmadı da değil. Lâkin sevdaya dönüşen aşkını hiçbir zaman unutmadı. Umudunu yitirmeden bekledi. Bekledi beklemesine de yaşayacaklarına acaba sizler ne düşüneceksiniz?
Üç kişi üç dilek. Dileklerin verilmesi güzel de kimin hangi dileklerde bulunulması neden bir çağırışımda bulunulmadı Pınar'ın zihninde? Kimin ne olacağını kimse bilemez o yüzden insanlardan hoşlanmazsa da alaya almamak gerek. Nerden bilecekti ki Fatih'in günün birinde kabusu olacağını? İnsan insanı tanıdığını sanır oysa ki görüldüğü gibi güvendiği dağlara nasıl da kara kar yağıyor.
Yanlışın neresinden dönülse kârdır. Lâkin çınarın gölgesi olmazsa, gölgenin şefkatı olmazsa yazıktır çınarın dibinde yeşeren fideye.
Pınar'ın yaşadıkları ahzandı. Yanlış tercihler, doğru olmayan kararlar, savunulmayan gönüller, sahip çıkılmayan değerlerin sonu nasıl beklenir?
Kitabın sonundaki sayfa nasil mı hissetirdi? O zaman Ahzan'la tanışmaya.