Felakete maruz kalmış kişinin, esir veya hapis yatan kimse olduğunu düşünme. Asıl felakete maruz kalan, Allah'ın emir ve yasaklarına âsi olarak tertemiz beden ülkesini günah pisliğiyle kirletendir.
Suçsuz yere hapis yatan tüm insanlara ithafen...
❝ En kötüsü sorgulama değildi. En kötüsü, sorgulamadan sonra hiçliğime geri dönmekti; aynı masanın, aynı yatağın, aynı leğenin, aynı duvar kağıdının olduğu aynı odaya. ❞
Reklam
Yoksullar bizden daha bilge, daha cömert, daha iyi yürekli ve daha duyarlıdırlar. Onların gözünden hapis, insan yaşamında bir trajedi, bir şanssızlık, bir kaza, başkalarında acıma uyandıran bir şeydir. Onlar hapisteki insana yalnızca "başı dertte" biri gözüyle bakarlar. Hep bu ifadeyi kullanırlar; bu ifade "sevgi"nin kusursuz bilgeliğini içerir. Bizim sınıfımızın insanları için durum farklıdır. Bizde hapse girmek, insanı parya durumuna düşürür. Ben ve benim gibilerin hava almaya, güneşi görmeye bile hakkı yoktur neredeyse. Bizim varlığımız başkalarının keyfini kaçırır. Yeniden yaşama döndüğümüzde istenmeyen insanlar oluruz.
Ruh deliydi, beden hapis.
Kalkıp gitmeli, kaybedilecek zamanın ağından; Uyanmalıyız, huzur kaçıran kâbuslarından... Titreyip kaçmalı, bizi saymayan gerçekçi yalanlardan Hepsini bırakarak, gitmeliyiz; nefretin prangalarından... Sahici notalardan uzakta, ruhumuzu kemiren kemirgenlerin Yalancı evlerinde birer hapis konuğuz, bizler... Uyanmalı, rehavete kapaklanılmış uykudan; kâbuslardan, Nefret prangalarından... Kaçıp, öylesine gitmeli; ötesine, ötesine zamanın!..
O halde, tertemiz şehitlerin idamlarının sebepleri şunlardır: Hapishanelere göğüs gerdiler ve akidelerinden şaşmadılar.. Allah katındakileri Cemal Abdünnâsır’ın yanındakilere tercih ettiler. Dinleriyle dünyalarını satın almayı kabul etselerdi, nimetlere gark olurlar ve «İLERİCİ DEVRİM KAFİLESİ»nin önünde yer alırlardı. Birinci hapis hayatı süresi içinde 1954-64 yazı işleri genel sektereterlik teklifini altı defa reddeden Seyyid Kutub değil mi idi? Çünkü o, bir münafık gazeteci olmak istememişti. Daha önce de Kültür ve Enformasyon Bakanı olmayı reddeden gene Seyyid Kutub değil midir? O halde ipe çekilsin Seyyid Kutub. Hem o hem de onun gibi olanların hepsi. Diğerleri de dayaktan ve işkenceden ölünceye kadar hapishanelerde yatsınlar. Yuvaları dağılsın ve aileleri baskı altında inlesin dursunlar.. «İlahlaşan Lider»in buyruğuna karşı gelmenin cezasıdır bu...
Sayfa 61 - Cağaloğlu Yayınevi
Reklam
Şehid'in Hayatından...
Belki bir çokları, Muhammed Yusuf Havvâş’ın kim olduğunu soracaklar O, riyasızca İslâm için çalışan, İslâm uğrunda her şeyi feda eden, fedakârlıkları karşısında ne şöhret ne de mevki arayan ve ecrini yalnız Allah’dan bekleyen binlerce gençten biri idi. 1954 yılında henüz 31 yaşında iken İslâm hareketinin binlerce mensubu arasında hapishaneye girdi. Fakat mahbuslar arasında sabır ve celâdeti, derin ve asîl imanı ile birden parlayı vermişti. Bu yüzden 15 yıla mahkûm edilmesi hayretle karşılanmadı. Şehit Muhammed Yusuf Havvâş, hâkimlerin zanlarını boşa çıkarmadı. Çilesi arttıkça ve devam ettikçe imanı arttı. Bu arada ağır hastalıklara yakalandı hapishaneye katlandığı gibi onlar da katlandı. Sıhhî durumunun bozulması ve kötüleşmesi üzerine 1954 yılının Ağustos ayında tahliye edildi. 10 yılı aşan hapis hayatından ve Seyyid Kutub’un tahliyesinden 4 ay sonra Mısır otoriteleri, müslüman kardeşlerden tahliye edilenler gibi onu da göz hapsine aldılar. Muhammed Yusuf Havvâş 10 yıl sonra hapishaneden, dâvanın hakikatına ermiş, yolunda tecrübe geçirmiş, İslâmî, en güç şartlar altında, en sarp yerlerinden geçerek tanımış ve onu fâni hayatın geçici zevklerine tercih etmiş olarak, çıktı. Bu yüzden ikinci tevkif hamlesinin ilk hedeflerinden biri olmuştu. Fakat bu ikinci tevkifin en acâib tarafı, 1965 ağustosumda tevkif edildikten iki gün sonra tahliye edilmesi ve yine iki gün sonra Mısır İslâm Hareketi dâvası ikinci sanığı ve kafilesinin ikinci şehidi olmak üzere yeniden tutuklanması idi. Biz onun ve kardeşleri Seyyid Kutub ve Abdülfettah İsmail’in neden idam edildiklerini biliyorsak da, bu acâib icraatın sırrını bilemedik gitti...
Sayfa 60 - Cağaloğlu Yayınevi
404 syf.
10/10 puan verdi
Aydın Gözünden bir Halkın Serencamı
"İtiraf edeyim, çok şey öğrendim bu eserden. Ve tahmin edilebileceği gibi acılar içinde okudum. Ama ne acılar!" Bu cümleler kitaba dair hislerime tercüman olsa da bana ait değil! Bu kitabı okuyan
Server Tanilli
Server Tanilli
'nin
Musa Anter
Musa Anter
'e yazdığı mektuptan.. Acı, hapis, sürgün ve işkence içinde geçen ve faili belli olsa da fâili meçhul diye adlandırılan bir cinayetle sonlanan bir yaşam. Öyle bir yaşam ki tamamen milletinin ihyası için fedakarca geçen bir ömür. Aklıma kitapta da birçok defa ismi geçen
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
'nin şu sözü geliyor. "Kimin himmeti milletiyse o tek başına bir millettir." İşte Musa Anter öyle biriydi. Tek başına bir Kürt milletiydi. Bu kitapta cumhuriyetin kuruluş döneminden itibaren kimi ilk ağızdan dinlediği, çoğu da birebir şahit olduğu; şahsi yaşamdan öte, özelde Kürtlerle ilgili genelde tüm ülke gündemiyle ilgili yaşanmışlıklar barındırmaktadır. Neler yoktur ki: Şeyh Said Kıyamından 49'lar davasına, Dersim Hadisesinden darbe dönemlerinde yaşananlara, dönemin Türk-Kürt aydın, yazar ve siyasetçilerine kadar birçok anı, bilgi ve olay içermektedir. Bu kitabı Türk-Kürt demeden tüm okurların önyargılarını bir kenara bırakarak okuması gerekiyor. Zira Kur'ân-ı Kerim'de de dediği gibi "Ben sizi fert fert, kabile kabile yarattım ki birbirinizle tanışasınız, yardımlaşasınız. Yoksa tek diğerinize karşı inkârla yabani bakasınız, husumet ve adavet edesiniz değildir."(Hucûrat 13) Her şeye rağmen silahlarla değil kalemlerle ve kitaplarla bu kardeşlik bağının kurulacağına inanıyorum.
Hatıralarım
HatıralarımMusa Anter · Aram Yayınları · 2011678 okunma
TOPLU CEVAPLAR İddiaların aksine: 1- Said Nursî'nin İstanbul'a geliş yılı 1907 2- Said Nursî'nin Nutuk'u 1908'de basıldı 3- Said Nursî, A.Hamid'e hakaret etmedi 4- Said Nursî, SultanReşat'tan para almadı 5- SaidNursî, Urfa'ya giderken Ankara'ya uğramadı (Fesubhanallahil-azim; onca yalana bunca insan
Hiçbir bedensel haz,insanın ruhunu tatmin etmez. Haddizatında bedensel haz insanı tatmin etmez. İnsanın daima haz veren şeyleri değiştirmesi, ondan ona intikal ederek hep yenisini ve daha iyisini araması bu bunalımın eseridir. Bu durum,bir odaya hapsolmuş birinin sürekli odanın içinde gezinmesi gibidir. Farklı yerde de dursa aynı odanın içindedir fakat o intikal durumu bir anlık da olsa hapis halini unutmasını sağlar. İşte insanın tatminsizliğinin ve mutsuzluğunun kaynağı budur. İnsan ruhuna yönelip onu güçlendirdiğinde özgürleşecektir çünkü insan bedeni insanın kemâlata ulaşmasına engeldir.
Reklam
624 syf.
9/10 puan verdi
KADINA ŞİDDETE HAYIR!
KADINA ŞİDDETE HAYIR! Merhabalar sevgili kitap severler. Bugünkü yazıma belki de bu coğrafyadaki bir çok kişinin içinden geçen bir cümleyle başladım. Zira bugünkü kitabımız tam da bu konu ile ilgili. #osmanakdere #çırpınankadın Urfa’dan İstanbul’a uzanan Gülnaz’ın yolculuğunu okuyoruz. Gülnaz Urfa’da ağa gelinidir. Kocası olacak adam on bir
Çırpınan Kadın
Çırpınan KadınOsman Akdere · Elpis Yayınları · 202317 okunma
madem helâl dairesi keyfe kâfidir. Ve madem haram dairesindeki bir saat lezzet, bazen bir sene ve on sene hapis cezasını çektirir. Elbette gençlik nimetine bir şükür olarak o tatlı nimeti iffette, istikamette sarf etmek lâzım ve elzemdir. Asâ-yı Mûsa
10/10 puan verdi
·
Liked
İki sene evvel gazetelerde şöyle bir ilan intişar ediyordu: “Paris’te Senzurej Sokağında otuz sekiz numarada Adil Mitar Angele bir sahib-i hayırdan (hayır sahibinden) on beş bin frank ahz etmiştir. Bu meblağ müessesatta (kurumlarda), ahlak ve adette hürriyet-i vicdanın gittikçe daha kuvvetli surette tesis etmenin zaruret ve lüzumunu his ve teslim
Hürriyet-i Vicdan
Hürriyet-i VicdanLeon Marilier · İkinci Adam Yayınları · 20240 okunma
"...hastalar da kendilerini ruhlarına daha yakın hisseder. Çocukluğumda din tarihine geçmiş kişiler arasında kaderi bana en acıklı gelen, kırk gün boyunca onu gemiye hapseden tufan yüzünden Nuh Peygamber'di. Daha sonraları sık sık hastalanmaya başladım ve ben de uzun günler boyunca "gemi"de hapis kaldım. O zaman anladım ki, gemi kapalı, yeryüzü karanlık olduğu halde Nuh dünyayı en iyi gemiden görebilmişti."
Sayfa 10
Sen hiç doğduğun topraklar yüzünden terorist olarak suçlandın mı ? Ana dilini konuşmak istediğin için hapis yattın mı ? Anne babanın sana vermek istediği isim yasak olduğu için değiştirildi mi hiç ? Senin memleketin başkasının sürgünü oldumu bir başkasının ? Ülkeni gerçekten seviyor ol mana rağmen vatan haini ilan edildin mi ?
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.