Bence artık adı sanı bilinmeyen Türk Klasikleri dosyasını açmak vakti geldi. Bize de sayın @isbankasikulturyayinlari yol gösteriyorken hazır. Gelin yahu siz de. Vallahi çekinecek bir şey yok. Girince alışıyorsun.
Aman da ne kadar güzel bir roman. Yahu tamam teknik kusurlar, bilindik sonlar yok mu dedik. Siz de canım. Hep mi roman olduğunu hissettirmeyen roman okuyacağız. Roman işte.
Bir süre bu kitabı abartacağım. Müthiş bir sırat-ı müstakim abimiz var bu romanda. Önünde Elmalılı'nın Fatiha tefsirindeki kapılar, kapılarda perdeler, perde arkalarında haramlar, vatana ihanetler, (Gerçi ikisi aynı şey, vatana ihanet haramdır.), nefsin arzuları duruyor Mansur kardeşimizin. Fakat zerre oyalanmadan, milim kaymadan yola revan. Heyt be dedim. Cemil Meriç görse (Görmüştür tabi Cemil Meriç bu.), vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmazlaştıranlardır Mansur'um, sen devam et derdi. (Demiştir, Bu Ülke şahit, dedi.)
Sadece, kurguyu fazla hızlı bulduğumu söylemeliyim.
Bazı şeyleri eksiltmek iyi olurmuş ama hem ilk romanı hem de dönemi açısından anlaşılabilir. 90ların sonuna kadar yeşilçam izlemiş bir nesil için sorun değildir.
Sevdim.