Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Murat'ın hiç heyecanlanmaması isteniyordu ki içinde bulunduğu ortamda, hele saraya egemen olan psikoz içinde bu tamamen olanaksızdı. Kültür düzeyi çok düşük kişilerden oluşan bir harem dairesinin Murat'a yardımcı olması hayaldi, aksine rahatsızlığını artırdıkları düşünülebilir. Bir yandan hasta değil, akıllı olduğunu ileri sürüyor, kendisine de öyleymiş gibi davranıyor, bir yandan da yoğun bir propaganda savaşını sürdürüyorlardı
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Piçlerin cinsel hayatı düzensizdir. Harem kurdukları ve yalnızlıktan kendilerini okşadıkları dönemler birbirini kovalar. Ancak bu kovalamanın kazananı yoktur. Çünkü kovalayanla kaçan kişi aynıdır. Cinsel tercihleri doğuştan sahip oldukları cinsiyetlerinin emrettiği yönde ilerler ve nadiren yoldan çıkar. Kadınları tercih ederler. Pornografi ve biyoloji bilgilerinin yeterli olması nedeniyle zaman içinde eğittikleri kadınları mutlu ederler. Tatminsiz yatıp tatmin olmuş kalkarlar. Ancak düzenli bir ilişki yürütemeyecek yapıda olmaları ve sürekli spermatozoit üreten bedenleri, özellikle para karşılığında cinselliklerini sunan kadınları tanımalarını sağlamıştır. Fahişelerle ve sevgili olmanın her şey olmak anlamına gelmediğine ikna ettikleri kadınlarla sevişirler. Hayatın her alanındaki bencilliklerine rağmen, sevişirken asla bencil olmazlar. Orgazmın neye benzediğini görmemiş gözlerin beyazını seyretmeden ayağa kalkmazlar. Sadece sonrasında, kimsenin inanmadığı cümleler kurarak biraz önce yaptıklarını meşru ve pişmanlık harici kılan cümleler kurup giderler. Fahişe olmayan ve onlarla sevişen kadınlar günahın, toplumsal değerlerin ve aşkın ne olduğunu bilir, bütün bunların kurallarını gözleri kapalı sayabilir, ancak piçlerle sevişmekten vazgeçemezler. Bu, Cenk'in bir tişörtünde yazdığı gibi porno yıldızı olmalarından kaynaklanmaz. Nedeni basittir. Piçler insan kimyasında zevk yaratan her salgıya baraj ve vadi kurmayı öğrenecek kadar zamana sahip oldukları bir hayat sürerler. Çünkü başka işleri yoktur. Piçlerle sevişmek, ancak asla onlara âşık olmamak gerekir. Ancak ne yazık ki kadınlar bu gerçeği çok geç kabullenir.
Kadınlar arasındaki çekişme pek açık sürdürülüyordu. Eski dönemlere göre haremde görevlendirilen Rum, Ermeni hizmet- kârların sayısının bir hayli artmış olması ve bunların kentte yaşayan kendi aileleleriyle sürekli ilişkileri sebebiyle harem içi dedikoduların, Sultan Mahmut ve öncesi dönemlerine göre çok daha yoğun olarak Pera-Galata çevrelerine ve oradan gazete sütunlarına yansıdığı görül mektedir. Hiç kuşkusuz Osmanlı tarihinde harem içi çekişmelerin daha açık şekilde kamuoyunda tartışıldığı bir dönem olmamıştır
Piçlerin cinsel hayatı düzensizdir. Harem kurdukları ve yalnız­lıktan kendilerini okşadıkları dönemler birbirini kovalar. Ancak bu kovalamanın kazananı yoktur. Çünkü kovalayanla kaçan kişi aynıdır. Cinsel tercihleri doğuştan sahip oldukları cinsiyetlerinin emrettiği yönde ilerler ve nadiren yoldan çıkar. Kadınları tercih ederler. Pornografi ve
Sayfa 70 - Doğan Kitap, 47. BaskıKitabı okudu
Arapçılığın etkisi
Yönetici çevreler ise benimsedikleri ideolojinin gereği olarak, bir yandan halkın güzel geleneklerini soysuzlaştırırken, diğer yandan kendi içlerinde dansöz oynatma, harem kurma ve kadınları satın alıp veya savaşlarda gasp ederek kendilerine cariye yapma gibi her türden ahlak dişiliği sergilemekten geri durmamışlardır. Böylece sınıf farklılığı eğlence biçimine de yansımıştır.
Sayfa 270Kitabı okudu
Reklam
Abdülhamid, mücadeleyi seven bir yapıya sahipti. Çevresindeki konuşulanları anlamak için Çerkezce'yi ve daha sonra Arnavutça'yı öğrenmesi; hem sağlığını korumak hem de enerjisini kanalize etmek için sporun çok çeşitli dallarına yönelmesi; istenmeyen insan yerine konmamak için az konuşan çok dinleyen nitelik oluşturması, hep bu harem-içi yaşamın sonucu olmuştur. Kişiliğini, kendine yeterli olma ve savaşımlarını tek başına verme yeteneğini kazanma yönünde geliştirmiştir.
Piçlerin cinsel hayatı düzensizdir. Harem kurdukları ve yalnızlıktan kendilerini okşadıkları dönemler birbirini kovalar. Ancak bu kovalamanın kazananı yoktur. Çünkü kovalayanla kaçan kişi aynıdır. Cinsel tercihleri doğuştan sahip oldukları cinsiyetlerinin emrettiği yönde ilerler ve nadiren yoldan çıkar. Kadınları tercih ederler. Pornografi ve biyoloji bilgilerinin yeterli olması nedeniyle zaman içinde eğittikleri kadınları mutlu ederler. Tatminsiz yatıp tatmin olmuş kalkarlar. Ancak düzenli bir ilişki yürütemeyecek yapıda olmaları ve sürekli spermatozoit üreten bedenleri, özellikle para karşılığında cinselliklerini sunan kadınları tanımalarını sağlamıştır. Fahişelerle ve sevgili olmanın her şey olmak anlamına gelmediğine ikna ettikleri kadınlarla sevişirler. Hayatın her alanındaki bencilliklerine rağmen, sevişirken asla bencil olmazlar. Orgazmın neye benzediğini görmemiş gözlerin beyazını seyretmeden ayağa kalkmazlar. Sadece sonrasında, kimsenin inanmadığı cümleler kurarak biraz önce yaptıklarını meşru ve pişmanlık harici kılan cümleler kurup giderler. Fahişe olmayan ve onlarla sevişen kadınlar günahın, toplumsal değerlerin ve aşkın ne olduğunu bilir, bütün bunların kurallarını gözleri kapalı sayabilir, ancak piçlerle sevişmekten vazgeçemezler. Bu, Cenk'in bir tişörtünde yazdığı gibi porno yıldızı olmalarından kaynaklanmaz. Nedeni basittir. Piçler insan kimyasında zevk yaratan her salgıya baraj ve vadi kurmayı öğrenecek kadar zamana sahip oldukları bir hayat sürerler. Çünkü başka işleri yoktur. Piçlerle sevişmek, ancak asla onlara aşık olmamak gerekir. Ancak ne yazık ki kadınlar bu gerçeği çok geç kabullenir.
III. Selim'den beri Osmanlı sultan ve şehzadelerinde kaybolmuş olan bestecilik, hattatlık, şairlik gibi özel yaşam zevklerinin Abdülhamit'le beraber yeniden canlandığını görüyoruz. Harem zevklerini ön plana çıkaran babası ve amcasından bu farklı davranışı, hanedan içinde batı türü "hobby"lerin başlamasına yol açmıştır. Nitekim onun örneği daha sonra ressam halife bile yetiştirecektir. Abdülmecit Efendi. Unutmamak gerekir ki 1868 doğumlu olan Abdülmecit ressamlık yeteneklerini tamamen Abdülhamit döneminde geliştirmiş ve hiçbir engellemeyle karşılaşmamıştır.
Sayfa 49
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.