Arap elifbasını bırakıp Latin alfabesine, daha doğrusu Atatürk'ün deyişiyle 'Türk alfabesi'ne geçilmesinin okur yazarlığı kolaylaştırıp cehaleti ortadan kaldıracağı tahmini de doğru çıkmamıştır. Rakamlar hakikaten şaşırtıcı sonuçlar vermektedir.
Gazi Mustafa Kemal 8 Ağustos 1928 günü Sarayburnu'ndaki parkta yaptığı konuşmada
Harf İnkılabı, cumhuriyet yönetiminin yaptığı en önemli reformlardan biridir. Mustafa Kemal Paşa, 8 Ağustos 1928'de yaptığı konuşmada "Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel, ahenktar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir" dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1 Kasım 1928'de onayladığı kanunla Arap harfleri yerine Latin temeline dayalı yeni Türk alfabesine geçilmesini kabul etti. Bütün ülkede yeni harfleri öğrenme ve okuma yazma seferberliği başlatıldı.
Kahire'de, aslen Trabzonlu, Sultan adında, bizden hayli yaşlı bir hoca vardı. O günlerde belki 65 yaşında idi.
1928 harf inkılâbı sırasında o kadar üzülmüş, kahrolmuş ki, bir sinir buhranı geçirmiş; hâli değişmiş; aklı gelir gider olmuş... Onu yakından tanıyan İhsan Efendi Hoca, şöyle derdi:
"Sultan Hoca çok akıllı, bilgili birisi idi. 1925'te buraya ilk geldiğimde, bana mantık okutmuştu... Demek Sultan hepimizden fazla vatansever imiş, bu gidişatın vatanı ne hâle getireceğini, millî, İslâmî kültürü yok edeceğini, en iyi o anlamış da böyle aklını kaybedecek gibi olmuş... Bizler kaldık, evlendik, çoluk çocuk sahibi olduk. Sultan bunları yapamadı, vakit bulamadı, kahroldu, hasta oldu, böyle kaldı..."
Akif ayrıldıktan sonra Türkiye'de çok büyük değişiklikler olmuştu, Osmanlı dünyasıyla bütün bağları koparıp zihniyette geri dönülmez bir dönüşümü gerçekleştirmek amacıyla, o tarihe kadar yüz çizgilerimizi belirleyen bütün kurumlar ortadan kaldırılmış yahut fonksiyonlarını icra edemez hale getirilmişti. Özellikle harf inkılabı ve bu inkılabın kaçınılmaz sonucu olan "dil devrimi", gemileri yakmak anlamına geliyordu. 1928, keskin bir dönemeçti. Mustafa Kemal'in harf inkılabını halka duyurduğu 8 Ağustos 1 928 gecesi, Falih Rıfkı tarafından okunan açıklama, Cumhuriyet'in kültür politikasında artık eski musikiye de yer olmadığı anlamına geliyordu.
Osmanlıca ile İslam arasındaki irtibatın merkezinde Kur’an olduğunu söyleyen Sabri Efendi, harf devrimi (1928) ile yapılmak istenen bu irtibatı koparmak olduğunu beyan etmektedir.
"Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim ahenkli, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir."
(1928) Atatürk
Başbakan İsmet İnönü, "Bir öğretmen olarak yola çıkıyorum, " diyerek gittiği Malatya'da 13 Eylül 1928'de yaptığı uzun konuşmada şunları söylemiştir: "Büyük Türk ulusu, büyük ve üstün evladı Gazi'nin önderliğiyle okuyup yazma bilmeyen uluslar arasından çıkmak için Latin esasından alınmış yeni Türk harflerini kabul