soğuk ve şehirlerarası
otobüslerde vazgeçtim
çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam...
ben seninle bir gün veyselkarani'de haşlama
yeme ihtimalini sevdim.
ilkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o
zaman) özlemeye başladım herkesi... ve bu hasret öyle
uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım
sonra...
bizim kemalettin tuğcu'larımız vardı...
bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...