Ben'in hastalığı olan umutsuzluk " ölümcül hastalık" budur. Umutsuz kişi ölümcül bir hastadır. Başka herhangi bir hastalıktan daha fazla olarak, bu hastalık varlığın en saygın özüne saldırır, ama insan bu yüzden ölemez. Burada ölüm, hastalığın sonu değildir. Bu hastalıktan kurtulmamızı ölüm bile sağlayamaz, çünkü buradaki acısıyla birlikte olan hastalık ve... ölüm, ölememektir.
Sayfa 38
Bir adam, güzel bir kızla evlendi. Onu çok seviyordu. Bir gün kadının bir deri hastalığı oluştu. Yavaş yavaş güzelliğini kaybetmeye başladı. Bir gün kocası bir iş için ayrıldı. Dönüş yolunda kaza geçirdi ve görme gücünü kaybetti. Ancak aile hayatı her zamanki gibi devam etti. Ama günler geçtikçe kadın güzelliğini yavaş yavaş kaybetti. Adam, sevmeye devam etti ve kadın da onu çok seviyordu. Bir gün kadın öldü. Ölümü adama büyük üzüntü getirdi. Tüm ritüellerini tamamladı ve şehri terk etmek istedi. Arkadan bir adam yaklaştı ve dedi ki: " Nasıl yalnız yürüyeceksin? Bugünlerde karın sana yardım ederdi ". dedi. Adam, cevap verdi: " Ben kör değilim. Böyle davrandım çünkü bu hastalık yüzünden cildinin durumunu gördüğümü bilseydi hastalığından daha çok incinirdi. Onu sadece güzelliği için sevmedim, aynı zamanda şefkatli ve sevgi dolu doğasına aşık oldum. Ben de kör taklidi yaptım. Sadece onu mutlu etmek istedim. Kıssadan hisse : Birini gerçekten sevdiğinizde, insanınızı mutlu etmek için sonuna kadar yanlarında yürürsünüz ve bazen kör davranmak ve mutlu olmak için başkalarının küçük sorunlarını görmezden gelmek bize iyi gelir. Güzellik zamanla solacak ama kalp ve ruh hep aynı olacak. İnsanı sırf görünüşü için değil, içindekiler için sev...
Reklam
Generalim bana sorarsanız bu hastalık dünyanın en mantıklı hastalığı görmeyen göz körlüğü gören göze bulaştırıyor Bu kadar basit
" Otoriteye sarılmak yaşamşal bir temel haline gelir. Kişi, otoriteden nefret de etse, onunla özdeşleşir. İnsanın kendine dair olanın bastırılması nefret ve saldırganlık oluşturur; ancak, bu duygular baskıyı uygulayana yöneltilemediği için başka kurbanlara aktarılır. Bu gelişimin tipik yanı, insanın, kendi kurban durumunu daima inkâr etmesidir. Çünkü kendi acımız ve çaresizliğimiz, bir zamanlar bizi değersiz kılan şeyin parçalarıdır. Böylece kurban oluş, suçu icra eden oluşun bilinçsiz temeli haline gelir. Öte yandan itaat de, hepimizin belli bir ölçüde mağduru olduğumuz, ama hastalık olarak görmediğimiz bu hastalığı yayan toplumsal bir kurum haline gelir. "
Aşk hastalığı, tutulanın hoşlandığı bir hastalık, arzuladığı bir işkencedir. Ona yakalanan, şifayı; ıstırabını çeken de kurtulmayı istemez.
Tedaviyle iyileşme birbirlerinden çok farklı şeylerdir. Tedavi belirli bir bölgeyi onarmak demektir. Alopati -Batı tıbbı- bu ko­nuda oldukça başarılıdır. İlaçlarla, ameliyatla hastalığı, fiziksel sorunları etkisiz hale getirir ya da ortadan kaldırır. Ancak Dünya Sağlık Örgü­tü sağlığı; fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan iyi olma durumu ola­rak tanımlar. Marc Barasch, The Healing Path kitabında, "Sorunu çözmekten ötesiyle ilgilenmezseniz, hayatınızı durma noktasına getiren asıl meseleyi asla göremezsiniz" der. İyileşmek istediğiniz hastalık belki de çok şeyler öğrenebileceğiniz bir şeydir. Dr. Bernie Siegel'in Peace, Love and Healing kitabında söylediği gibi, "İyileşmemizi sağla­yan ilaçlar değil, bedenimizin kendisidir".
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.