OKUR'UYUZ YAZAR'IN: PEYAMİ SAFA
Kitap incelemelerinin yanında çok kitabını okuduğum yazar incelemeleri (araştırmalarım değil yorumlarım doğrultusunda) yapmak mantıklı geldi ve "Okur'uyuz Yazar'ın" adlı bir seri oluşturmak istedim. Bu seriyi de en sevdiğim yazar olan
Peyami Safa
Peyami Safa
'yla başlatıyorum. Psikolojik tahliller, dış görünüş betimlemeleri ve diyalektik
Beni kıracak birine bağlanmayayım, Hayal kırıklığına uğratacağım biri de bana bağlanmasın, Kimsenin yüreğinde ağır bir yük de olmayayım, Allahım beni uzaklaştır.. Benden uzaklaşmak isteyen herkesten İnsanlardan kalbimin en sevdiği olsa dahi.. 🥀
Reklam
Özleyiş
Özledim.. Yanıklık canıma değdi.. Özledim, yıllarca daha özlerim. Hasret türkü olsa, ben onu çalsam, Kırılıp giderdi nice sazlarım.. Yatın ümitlerim, uykuya yatın! Bitin hasretlerim, tükenip bitin! Ayrılık ateşi çetinmiş, çetin; Onunla dikleşir bütün düzlerim. Yanımda sanırım, bakarım düştür; Güldüm zannederken gözlerim yaştır. Umduğum ne varsa hepsi de boştur; Yine de bekliyor onu gözlerim. Sazlar var: Durmadan gurbeti çalar; Hayal var: Gözümü, gönlümü çeler. İçimde bir bülbül şakıyıp çiler: Özledim, yıllarca daha özlerim...
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
Çocukluğumla Hasbihâl
"Büyüyünce öğretmen olacağım ben." dediğim o günü hatırlıyorum. Yatağın köşesine oturmuş, acaba büyüyünce ne olsam diye düşünürken "Ben en iyisi öğretmen olayım." dediğim o günü. Zaten çocukluğuma dair en net hatırladığım 2-3 sahneden biri de bu. Ardiye diye kullanılan odada annesinin topuklu ayakkabılarını giyip aynanın
AŞK VİSKİSİ ÖTESİNDEN
Gönlüm patlıyor, Sen ona bakma. Şifasını, duasını Allah'tan edecek, Bakma çıldırmışlığına. Öyle şımarıyor, Sanki benim çocuğum. Durduğum yerde biraz güvercin geçse başım üsünden,
Bir Kadın Çocuktur Aslinda
Bir kadın cocuktur aslında. Cocuk gibi davranmayı sever. Erkegin kendisine bir cocuga gösterdigi sefkati göstermesini de ister. Bir cocugu oksar gibi incitmekten korkarak oksamalidir erkek kadını.. Ama her kadın cocukca da olsa dinlenilmesini, dikkate alinmasini ister. Yani bir kadının cocukluk yapmasina izin vereceksiniz, ama asla onu bir cocuk
Reklam
600
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
Şehir hayatını tüm resmî kurumları, özel sektör iş alanları, fabrika, okul, bürokrasi, kısaca ekonomik, eğitim temelli, siyasî ve bürokratik imkân ve şartlarıyla köye sığdırdığımızı tahayyül edelim.. Köyü de yine, aynı paradigmaların köye has şekilleriyle şehre taşıyan bir ütopya hayal edelim.. Sorum şu: Böyle bir hayâlî dünyada, sosyolojik açıdan insan prototipleri, yine aynı hâliyle devam eder mi? Yani, şehrin medenî atmosferi köye, köyün kırsal faaliyeti de şehre taşınmış olsa; köyde kentli insan, şehirde de kırsal ruhlu insan çıkar mı ortaya?
Domates çekirdeği neden sarıdır?Bilen yoruma yazabilir mi?
Domates, küçükken kendi kendime yaptığım ilk yemekti. Gerçi pişirmiyordum, hatta henüz bıçak kullanmayı bilmediğimden kesemiyordum bile ama ortaya muazzam bir lezzet çıktığından benim için basbayağı yemek demekti. Mutfaktaki tezgahın üzerinde parlayan tam olmuş domateslerden birini kapıp, yanağından güzel bir ısırık alırdım. İçi
franz kafka,dönüşüm üzerine ve övgüler
Dönüşüm
Dönüşüm
Modern dünya edebiyatında çok tartışılan, çok yorumlanan ve edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor eserler bırakan Franz Kafka, 3 Temmuz 1883'te Almanca konuşan Çek asıllı Yahudi bir tüccar ailenin oğlu olarak Prag'da doğdu. Kafka'nın babası, yoksul koşullardan zengin bir tüccar durumuna yükselmiştir. Annesi ise varlıklı,
Reklam
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Dünya Adil Bir Yer Değil
Bugün dünyadaki 35. yılım, doğum günüm. Cahit Sıtkı’nın deyişiyle: “Yolun yarısı”. Bu zamana kadar yaşadıklarımdan, şahit olduğum binlerce hayat hikâyesinden, kendimce okuduğum kitaplardan, dinlediğim müziklerden, izlediğim filmlerden bir terapist olarak şunları öğrendim: İnsan nisyanla malüldür ve fena halde hüzne, hüsrana mahkûmdur. Her hal
Gökkuşağı nerde aşikâr olur Hangi aynadır ki, kurulur saray Bâde mi içirmiş toprağa gökler Kimin gözlerine düştü yıldırım
Pentagram, beş köşeli bir yıldız şeklinde olan ve tarih boyunca birçok farklı kültür ve inanç sistemi tarafından kullanılmış olan eski ve güçlü bir semboldür. Yunanca’da “beş çizgili” anlamına gelen pentagrammon kelimesinden türemiştir ve genellikle birlik ve sonsuzluğun sembolü olarak kabul edilir. Pentagramın kökenleri, MÖ 3000 yıllarına kadar
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.