Bu Nazan Bekiroğlu'ndan okuduğum ilk kitaptı ve gayet başarılı buldum, kitabın hissiyatını sevdim. Bazen kendimi Mücella'nın yerine koyup üzüldüm, gerçi o hiç hayatına isyan etmedi ama ben onun yerine düşündüm; herkesin hayatında bir dalgalanma, hareketlilik illa bir dönem olurken Mücella'da neden hayat durgun bir su gibi geçip gitmişti ve insan bunu nasıl sorgulamazdı, Neyyire Hanım kızının iyiliğini isteyen bir anneydi ama ona farkında olmadan kötülük edip hayat boyu yalnızlığa mı mahkum etmişti? Kitapta arka planda dönemin siyasi, kültürel, toplumsal değişimlerine de değinilmiş. Sıcak bir mahalle ve komşuluklar, şimdi hayatımızda artık bulunmayan birçok mefhum yer alıyor. Okumanızı tavsiye ederim :)
Yolda olmanın en garip hållerinden biri hayat gibi bir adım sonrasını bilmeden gitmektir.
Yaşamak gibi bir şey; sen ne kadar plan yaparsan kader diye bir sırrın içinde bir nefes sonra ne olacağını bilemiyorsun ya, işte yol da tam onun gibi onlarca rota çiziyor, kendince planlar yapıyorsun ama bilmiyorsun ki karşına neler çıkacak.
Benim için de her seferinde böyle oluyor işte. Kaçtığım soruların cevaplarını hiç bilmediğim şehirlerde hiç tanımadığım insanlardan öğreniyorum. Kaçmak istesem de yine onlara varıyorum işte. Demiştim; insan derdinden kaçsa bile kendinden kaçamıyor
Bu kitapla bu kadar geç tanışmaktan dolayı çok üzgünüm ama tanışabildiğim için yine de çok mutluyum.
Bir köy enstitüsü romanı... Atatürk'ün "Bütün ümidim gençliktedir." sözünün hayat bulmuş hâli köy enstitüleri... Nasıl açıldıkları, ne emeklerin ürünü oldukları, eğitime ne kadar büyük bir katkı verdikleri, yetiştirdikleri aydın
"İnsanlar sürekli kendilerine cadı diyor. Kendimi ya da herhangi birini riske attığım yok. Videolarımı izleyen hiç kimse benim gerçekten cadı olduğumu düşünmüyor."
Size konusuyla harika bir kitabın yorumuyla geldim. Aşırı Gizli Cadılar Cemiyeti cıvıl cıvıl kapağı, okurken eğlendiren, gülümseten bir kitaptı. Hadi size konusundan