İnsan hayat boyu ne zorluklarla ve sıkıntılarla karşılaşırsa karşılaşsın, ölüme yaklaşırken kendini teselli edecek bir şeyler buluyordu.
...
"Umarım öteki dünyada da ömrümü yine seninle geçiririm."
Şimdi bahar... Ağaçları temaşa edeceksiniz.
Hayat yeniden zuhur ediyor. Ekrana bakmaktan ne ağaç ne başka bir şey görüyoruz. En azından ben buna yağma diyebilirim; bu yağmanın farkında olmamız lazım çünkü gözden kulağa gelen doğrudan kalbimize intikal ediyor.
herşeyi birden istemek!
o kitabı da okudum bitirdim
hani o genç kızın beni unuttuğu
bir ara fena halde fikrindeydim
dudağındaki nem gözündeki buğu
durmadan hayal değiştiriyorduk
çetrefil bir hayat herkesin korktuğu kederlerimiz kalındı sevinçlerimiz çabuk yaşamadan dağılıyor yarısından çoğu
erteleyip durduk suç ortaklığımızı
asıl mutluluğun içinde bulunduğu
bazı ben yanlıştım o yanlıştı bazı
çünkü gecikmenin ağır yorgunluğu
yanıldığımız herşeyi birden istemekti
isteği gerçekleştirmez isteğin yoğunluğu ihtiyaç başka bir boyuta geçmekti
devreden çıkarıp gereksiz sorumluluğu
tekrar loş yalnızlıkların en dibindeyim sararmış yaprakların usulca savrulduğu köprüler yıkıldı artık kendimleyim
parmak uçlarında ölümün soğukluğu.
“Araştırma ve bilim inançsızlıkla başlar. Ama inançsızlık doğası gereği streslidir! Sadece güçlüler bunu kaldırabilir.”
“Gerçek soru ne kadar gerçeğe katlanabileceğimizdir. Stresi hayatlarından uzaklaştırmak ve sakin bir hayat sürmek isteyen hastalarınıza göre bir uğraş değil bu.”
Yeniden ve yeniden kaderleri her zamanki gibi sadece kendilerine ve inandıkları Tanrı'ya bel bağlamalarını söylüyor. Üçüncü bir kişiye güvenilemez.
- Artık acılar son bulmuş, dondurucu soğuğun sıcaklığı hissedilmeye başlamıştı. -
Ve artık her şey bitiyor. Her yer sessiz artık.
Bu arada güneş doğuyor ve yere düşen kar taneleri elmaslara benziyor. Güneş gece boyunca yükselen geniş, karla kaplı tümsekleri birer mücevher gibi patlatıyor. Sanki bahar gelmiş gibi. Baharda çok uzakta değildi aslında. Her yer yeşillenmeye ve filizlenmeye başladığında, hayatları boyunca baharı hiç yaşamamış olan zavallı kayıp ve donmuş insanların da üstünden kar beyaz örtüler kalkacak ve hayat kaldıkları yerden devam edecek...
“Evet psikolog haklısın,ama şunu söylemeliyim ki insan kendi başına gelen kötülükleri,bir şekilde sineye çekiyor.Belki de unutuyor.
Ama…
Duraksadı kızarmış yeşil gözleriyle gözlerimin içine bakıp duraksadı.
“Başkalarına yaşattığın sıkıntıları unutamıyorsun.Vicdanlıysan,buna müsade etmiyor zaten.
Evet,mahkûm birisiyim.
Evet,belki de kötü şeyler yapmak zorunda kaldım.”
Her tarafı çizik sargılı parmaklarıyla oynamaya başladı.Başını öne eğerek,
“Kötü biri değilim psikolog.Bundan eminim.”
Yutkunamadım.Başkasının cinayet suçunu kabul eden,yaşadığı hayat Cehennem olan,Kimsesiz bırakılan,Uyuşturucu satmaya zorlanan,ruhsal ve fiziksel olarak şiddet gören,hamileyken kuma getirilip kapıya konulan,kuması tarafından kocası öldürülen,evde baygın bir şekildeyken gözlerini açtığında kocasının ölümünden zanlı görülüp içeri alınarak çocuğu elinden alınan ve kurtuluşu mapushanede bulan
Otuz yıldır içeride yaşayan madde bağımlısı çaresiz bir kadının hikayesiydi bu…”