Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bütün o acımasızlıklar gerektiren hayat mücadelesi hikâyesi alt düzeydeki yaratıklar için doğru olabilir, ama insanlar arasında geçerli olmamalıdır. Biz gelişmiş, akıllı yaratıklarız, ortamın koyduğu yazgıdan yakamızı kurtarmalı, ortamı değiştirip kendimize uydurmalıyız. Hayvanlar hukuk, adalet, merhamet nedir bilmezler; karanlık içgüdülerinin esiri olarak yaşar giderler. Oysa biz insanlar düşünürüz; düşünce de özgürlük demektir. Güçlü olan, gücünü kanıtlamak için zulüm yapmak zorunda değildir; gücünü kötüye kullanmayıp hamiyetli davrandığında daha büyümüş olur. Dünyaya gelen herkes hayat hakkına sahiptir; nasıl gururlu yaratıkların yanı sıra kendi halinde yaratıklar varsa, büyüklü küçüklü, kimi ihtiyar kimi genç halklar da varlıklarını korumalıdır. Bizim varlığımızın amacı mücadele değildir, öldürmek değildir, yoksa sonra bizi de öldürürler, derken bizi öldüren de öldürülür. Bunları kör doğaya bırakalım. Uygarlaşmış halklar ortak bir düşünceyi izleyeceklerse Akdeniz Avrupa'sınınkini benimsemeli, elden geldiğince barışçı ve tatlı bir yaşam kavramını gerçekleştirmelidirler.
Sayfa 155 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Bakış Acısı
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve 2004 yılları arasında zaman
Reklam
İnsanlar davranmaya koşullanmış oldukları şekilde, yetiştirildikleri şekilde, kendilerinden beklenen şekilde davranırlar. Doğanın işlemesine izin verilmez; sadece terbiyenin işlemesine izin verilir. Benim köleler dediğim insanlar bunlardır.
'Ben, gerçeği arayan bir gezginim. İnsanlar arasında insanlığın anlamını arayan bir insanım. İslâm'ın tertemiz gölgesinde vatanı için saygınlık, özgürlük, istikrar ve güzel bir hayat isteyen bir vatandaşım. Ben, varlığının sırrını anlayan, her şeyden ilgisini kesip yalnız Allah'a yönelen biriyim ve şöyle sesleniyorum: 'Benim namazım, ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben, Müslümanlardanım.'
Yaşam ve Ölüm
Her insan bağımlılık ve özgürlük ya da boyun eğme ve kendine yön verme eğilimlerinin yarattığı çatışma ile dünyaya gelir. Çünkü doğum olayı, bir diğer insana tümden bağımlı ve çaba gerektirmeyen bir durumdan, ayrı bir varlık olmayı ve kendi eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmeyi gerektiren bir yaşama geçişi temsil eder. İnsanın kendi sorumluluğunun doğrultusunda gösterdiği çaba hayatın özüdür. Ne var ki bazı insanlar bu çabayı gösterecekleri yerde, vaktiyle dölyatağıyla kurdukları beraberliği yaşamlarında da gerçekleştirmeyi yeğlerler. Böyle bir seçim, beraberliğin içinde yok olma anlamına gelir, ölümü simgeler.
Sayfa 155Kitabı okudu
"Kişinin mutluluğu fiziki durumundan çok beynindekilere bağlıdır. Görme duyusu ve bütün organları sağlam olduğu halde psikolojik sorunlar içinde umutsuz yaşayan insanlar bulunduğu gibi, tamamen kör olup da hayatı son derece üretken ve mutlu geçen insanlar vardır. Belirleyici olan engelli ya da engelsiz olsun, insanın yaşam karşısında duruşunun sağlamlığıdır."
Remzi Kitabevi(e-kitap)Kitabı okuyor
Reklam
Vurdu ve gol.
Hayvanlar arzu duyduklarına meyleder, insanlar tercih ettiklerini gerçekleştirir. Tercihte iştah duyduğunu yapmama, arzu etmediğini gerçekleştirme hamleleri saklıdır. Yani iradi anlamda özgürlük tercihte saklıdır ve bu hâl, istediğini yapmama, istemediğini yapabilme kudretini insana bahşeder.
Aşk hakkında çok okudum, çok düşündüm ve nasıl sonuca vardığımı duymak ister misin? İnsan sahip olamadığı şeye aşık olur, kişiye değil. Bu bazen bir kadının kaybettiği babası yerine koyduğu bir adam oluyor, bazen yorulduğu yokluktan onu kurtaran bir şövalye, bazen bir adam için dokunulmamış bir ten, bazense ona tanrı gibi hissettiren bir seks deneyimi. Ve bazen de özgürlük. İnsanlar gerçekten kişilere mi aşık oluyor sanıyorsun? "Kaçan kovalanır" zırvalığı da aklını karıştırmadı mı hiç? Elde edemediğine bağlanıyorsun. Uğultulu Tepeler'de evin kızı neden bir beslemeye tutuldu? Çünkü heyecanlıydı, çünkü bunun onaylanmayacağını ve buna sahip olamayacağını biliyordu. Yusuf Atılgan Aylak Adam'da bütün kitap boyunca neden buladığı aşkın yetişemeyeceği otobüste olduğunu söyledi? Rome ve Juliet, düşman ailelerin çocukları olmasa yine de ölür müydü sanıyorsun? Aşk-ı Memnu'da Bihter hırslarının kurbanı mı oldu, Behlül'e olan aşkının mı? Hayır, aşk ve edebiyat dramadır. Sonu mutsuz biten hikayeleri herkes daha çok sevmedi mi? Mutlu bir sona sahip olmadıklarını bildiklerinden... Titanik batmasaydı; Rome, Juliet ve Bihter ölmeseydi; Çalıkuşu'nda Feride, Kamran'ı terk etmeseydi; yine de efsane olurlar mıydı? Rose gerçekten Jake'e aşık olsaydı onun ölmesine izin verip kendisine başka bir hayat kurabilir miydi? O fotoğrafları hatıyor musun? Ata biniyordu, çocukları ve torunları olmuştu, gülüyordu ve mutluydu. Jake olsun ya da olmasın, annesinin dayattığı değil, kendi istediği hayatı yaşamıştı, onun aşık olduğu buydu.
"Bazı insanlar dünya beni görsün diye, bazı insanlar ise dünyayı görmek için dağlara çıkar."
617 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.