66. Sayfadan bildiriyorum, devam etmesi şu an çk zor ama kendimi zorluyorum. Tavsiyeler ve nasıl uygulamamız gerektiğini anlatacağını sanarken sadece yazarın hayat hikayesini okuyorum şu an. Yok ailesi nasılmış, yok ebeveynleri nasılmış ona neler katmış, modellikle ilgili yaşadıkları falan. Başlıklar koymuş şöyle yap böyle yap diye ama devamında yine kendi hayat hikayesi. Çok sıkıldım, fikrim değişirse incelemeyi güncellerim ama benim için şu ana kadar hayal kırıklığı oldu.
Hayır, sizi de sevmemeliyim. Çünkü her zaman olduğu gibi hayal kırıklığı bekliyor beni. Gene gülünç olmaktan korkuyorum. (Sesini yükseltir.) İnsafsız insanlar! Hayat göz yaşına bakmıyor. Oysa insanların merhametine muhtacım ben.
Çok geçmeden üniversitenin sandığım kadar romantik bir öğrenim yuvası olmadığının farkına vardım. Genç ve tecrübesiz aklımın düşleri giderek azaldı ve sıradanlığın ışığında soldu gitti.
Merhaba Sevgili Öyküseverler
Bugün size “altı üstü” altı öyküden oluşan bir hikaye kitabı ile geldim: Ümit Yalçın Doğan’ın yazmış olduğu “ Altı Üstü” isimli öykü kitabı… Hikayelerin isimleri de şu şekilde : “Doğu Ekspresinde Cinayet”, “Yaban”, “Suç ve Ceza”, “İhtiyar Balıkçı”, “Aşk- Memnu”, “Kumarbaz”… Kitabı bitirince arka kapak yazısındaki; “Dünya küçük, hayat kısa.” lafını çok iyi anladım gerçekten. Eminim ki sizler de bu kitabı okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Kitaptaki ilk hikayemiz, mecburi sebeplerle binilmiş bir tren yolculuğu ile başlıyor. Hikayeler bir trenin vagonu misali, bir sonraki hikayeye bağlanarak devam ediyor. Yani bu altı hikaye birbirinden bağımsız hikayeler değil. Son hikayeye gelindiğinde ise bir hayat, belki depremle değil ama hayal ve güven kırıklığı ile yıkılıyor. Bir trenle başlayan o yolculuk, perdesini tren raylarında mı kapatıyor? İşte orası da biraz meçhul…
Bu arada kitapta 30 Ekim 2020 ‘de İzmir’de olan depremi de konu alan hikayeler vardı. Bu depremden bir gün önce de yeğenim Çınar doğmuştu. O depremi evde yalnız başıma yaşamış biri olarak , hikayeleri okudukça sanki o günü yaşadım. Ablamlar bu depremi bebek ile birlikte hastanede yaşadılar.Şükür ki hiç birimize bir şey olmasa da o korku hala üzerimizde. Aklıma gelmişken bu anımı da yazmak istedim.
Merhaba arkadaşlar...Kitabı ilk gördüğümde sizde de olduğu gibi isminden doğan sezgilerle kitabın içeriğini ve konusunu merak ettim... Evet kitabın içinde gerçekten iri memelere ve geniş kalçalara sahip olan kadınlar ve bunlara düşkün olan bir kahraman var ama asıl konu 2.japonya ve Çin savaşından önce ve sonra yaşananlar... Bu yaşananlar; kıtlık, yoksulluk, kayıplar, aşk, sevgi, fedakarlık, düş kırıklığı, ihmalkarlık, iç savaş, hüzün, annelik duygusu, ölüm vs... Kitapta Shangguan ailesinin hayatı anlatılıyor: rüzgarın gökyüzünde; ilk başta hızlı, sonra yavaş ve daha sonra daha hızlı bir şekilde dağıttığı bulutlar gibi savrulan Shangguan ailesinin hayatı... Evlendikten sonra tatmadığı acı kalmayan anne xuan'er lu'nun hayatı; lu'nun sekiz kızının trajedik hayatları; ve lu'nun boylu poslu, yakışıklı ve biricik oğlu olan ama bunlara rağmen karakteri zayıf ve kendini sadece annesinin memesine ve diğer memelere bağışlayan; meme düşkünü Shangguan Jintong'un hayatı... Kitap yaklaşık bir aydır elimde... Evet kitabı içime sindire sindire, içinde kendimi bularak okudum... Gerçekten etkilendim de, özellikte kitabın son bölümlerinde... Xuan'er lu'nun yaşadıklarını okuduğumda hep gözlerim doldu... Ah lu! Çilekeş lu dediğim de oldu... Bu kitap beğendiğim ve iyi ki okudum dediğim kitaplar listeme eklendi... Zaten 2012 Nobel edebiyat Ödülü almış bir kitap olduğu için bence okunması gereken bir kitap...
Sevgilerimle...
İyi geceler...
Varlık Ergenvarlikergen.com
Türk Edebiyatının gotik türde yazılmış ikinci şiir kitabı: Matem.
Hikâyelerimiz atalarımızın şu sözüyle başlar:
Zaman tanrısı buyurunca insanoğlu hep ölümlü yaratılmış. *
Ölüm, ruhumuzun en derin acılarında gizlenen bir sırdır.
Matem ise biten bir yolculuğun,
tedirgin edici bir mezarlığın ve sessiz bir vedanın
Bazı yaralar çok olumsuz sonuçlar doğurabilir, hepimizin hayatından kesitler bulabileceği bir kitap.
Nazif bey ve Bedriye Hanım'ın ailesi için fedakarlığı çok güzeldi ancak Nazif bey daha iyi bir hayat için uğraşırken ailesinin ne kadar yıprandığını görmedi Filiz çok duygusal babasına karşı sergilediği tutumu çok eleştirdim ama yeri geldiğinde de hak verdim keşke böyle yapmasaydın dediğim yerler oldu . Bu hikayede en çok Bedriye Hanım'ın tutumu hoşuma gitti her an hem eşine hem de Filiz e çok destek oldu her şeyi içinde yaşadı;acıyı , hüznü, yorgunluğu...
Filiz'in yaşadığı çok şey hayatımızda çok rastladığımız şeyler aslında ; yaşadığı hayal kırıklığı, güven sorunu, içine kapanıp hayatı kendine zindan etti tek çareyi ailesinin istemediği biriyle kaçarak evlenmekte buldu ama hayatının en büyük yarasını aldı ... Nazif Bey ve Bedriye Hanım 'ı Filiz 'in kaçarak evlenmesi çok yıktı ama her şeye rağmen ailesi yine de kızına sahip çıktı çektiği acılara dayanamadılar onu tekrar himayelerinin altına aldılar... Kitabı okurken ağladığım yerler oldu gerçeği çok iyi yansıtmış bir kitap ...
Yazarın kalemine sağlık, başarılar diliyorum
Öykümsü bir roman..
Kitabımız bir ailenin ortanca oğlu Ethem'i abisinin hiç huyu olmayan şekilde yanına çağırıp bir şey konuşacağım demesi ile başlıyor ve olaylar gelişiyor. Kitap boyunca ailedeki üç kardeşin, onların eşlerinin ve baba ile annenin gözünden de okuyoruz hikayeyi.
Ben bu tarz bir olay farklı bakış açıları kurgularını seviyorum. Ortada olan tek bir gerçek varken insanların bunu o kadar farklı şekilde algılamaları, yorumlamaları bana büyüleyici geliyor. Yazar da her bir karakteri gerçekten güzel yazmış. Hepsinin kendine has dünyaları vardı.
Ben yazarın öykü kitaplarını çok seviyorum ve hepsini de okudum. Roman çıkarttığını duyunca da bir çekindim başta aslında. Çünkü bu güne kadar öykücü olarak bildiğim ne kadar yazar varsa bir roman yazdıklarında hayal kırıklığı olmuştu kitapları. Ama Şermin Yaşar bu döngüyü kırdı benim için.
Ha kitap tam bir roman havası vermiyor, o nedenle zaten öykümsü roman dedim en başta. Tüm karakterlerin neredeyse tüm hayat hikayelerini okuyoruz ama romana has bir çok ayrıntı kısmı eksik kalmış. Bu romandaki kurgu bir yada iki karakterin bakış açısından ve çok daha ayrıntılı, bir geçmiş bir günümüz şeklinde de yazılabilirdi mesela ve kurgu bunu kaldırıldı. Ama elbette yazarın tercihine saygı duyuyorum. Bu halinden de gayet keyif aldım.
Yazarı sevenlerin hayal kırıklığı yaşamayacağı bir roman olmuş. Objektif bir gözle bakarak yazarı ilk kez okuyacak ve roman okumaya hakim bir insan için belki hoş ama ortalama kaldı kitabı olabilir. Öykü kitaplarını daha öncelikli tercih edebilirler yazara başlamak için bence.
Herkese iyi okumalar..
Okurken sonunu heycanla beklediğim bi kitaptı,yazar bir aile konusu kaleme almış,mutluluklarıyla,kırgınlıklarıyla,hayal kırıklığı ile yaşanılan bir hayat,bir baba ailesinin geçimi için topraklarını terkediyor,anne ailesi için bütün fedakarlığını yapıyor,ama Filiz’in yalnış kararları yüzünden nerdeyse ailesinin felaketi oluyor. Okurken kendimde bizzat yaşadığım konular var içinde biraz hüzünlensemde okumaya değer bir kitap Anne babaların ve genç kızlarımızın okumasını tavsiye ediyorum. Yazarımız Metin Akkuş beyin Emeğine yüreğine sağlık…