Ölüm hayatın meyvesidir.hepimiz hayatımız boyunca hazırladığımız bir ölümü tadarız.
"O hayat hakkında ne bilebilir ki?"
Reklam
Hayat geçici. Her zaman, herkes için. Benim işim ölene kadar yaşamak. Benim işim bedenimle barışmak, onu her şeyiyle sevmek.
Bu olaylar ve bu âlem ezelî ve ebedî değildir. Havva ve Adem nerede? Ey dedem! Aklın varsa an bu andır, an bu an. Geçmişi hatırlamak korku, ıstırap ve keder verir. Kaderle uğraşma. Çünkü kimse kalıcı değildir, herkes gidicidir. An bu andır, an bu an. Senin gibi bir dilencinin dert ve sıkıntı ile uğraşması yazık değil mi? Şimdinin ve geleceğin derdiyle uğraşma! An bu andır, an bu an. Bu hayatta vefa yoktur, her günü dert ve eziyettir. Ey huzura can atan! Ömrünü boşa geçirme. An bu andır, an bu an. Bilen kimse Ethem imiş, bilmeyen ise sersem imiş. Ölüm sırasında hayat sadece bir nefesten ibaret olup, geride kalanlar dert ve keder imiş. An bu andır, an bu an. An bu andır, an bu an.
Çünkü, insan kalbinde, başlangıç ile son, hayat ile ölüm arasındaki çelişkiyi uzlaştıran, yalnız ve yalnız, bilinmeyen, görülmeyen Tanrı idi. Dualar işte bunun için okunuyordu.
Sana gelince Ölüm , sen acı kucaklayışı faniliğin, .. Sana gelince Hayat, sanırım birçok ölümün artakalanısın, (Kuşku yok, daha önce on binlerce kere öldüm.) Son
Sayfa 114 - Türkiye iş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.