Yeni ufuklar nöromatematikte gizli . Keşke bu ufuklar hep aydınlık olsa da , karanlık olmasa ... Nöromatematikte yeni ufuklara doğru yelken açmak gerek , insanlığın , hayatın ve kâinatın istikbali , istiklâli ve istikrarı için . Yaşamı bozmak ya da yok etmek için değil . '
Belki de zamanla insan hayatın sıradanlığına alışıyor. Beklentileri olmayınca sorgulamaya gerek duymuyor.
Reklam
Gelişmek, bir kitaba sığdırılmış sloganları ezberlemekle olmaz; hayatın duvarlarına çarpa çarpa, yaşayarak, tecrübe ederek, yaşadıklarından öğrenerek gerçekleşir.
304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
"Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?" Okuduğum en iyi kitaplardan biridir. Sabahattin Ali farkı. Kitabın baş karakterlerinden Macide'yi ve hayatını kendime benzettiğim için okurken ayrı bir lezzet aldım. Aşk ve suç hakkında sizi bolca düşündürecek bir kitap.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yade Kitap · 2019169bin okunma
Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu. Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden. Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
“İnsanın kendi hayatına seyirci olması, hayatın acılarından kurtulmasını sağlar.”
Sayfa 83 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Bir cümle seçersin, devamı gelir. Mesela ilk adımı atmak ve bu hep cesaret ister. Çoğumuz susarız, susmak vazgeçmektir ve vazgeçmek aslında her şeyi başlamadan bitirmek. Hayatın boyunca sarılabileceğin birine hiç sarılmadan ölmek demek. Hep aklında kalan soru işaretleri ve tercihlerin değişmesi demek...
Hayatın bilinçsizliğinin bilincinde olmak Akla yüklenmiş en büyük eziyettir
Adım adım devam eder hayat.Adımlarını ne kadar büyük atarsan o kadar hızlı ilerlersin ve o hızda olur biter her şey.O yüzden küçük adımlar daha güzel gelir hep,her şeyi yavaş yavaş yaşamak,hayatın detaylarını bilmek,görmek,usul usul sakince ilerlemek...Yaşamak yavaş bir iştir.Hayat hızı sevmez.Bu bir ay,bana bunu öğretti.Adım adım ilerledim,yavaş yavaş...
Hayatın Melodisi
"Aşk, bir bahçe gibidir; bakım ve sevgiyle büyütülmeli, ihmal edildiğinde solup gider."
Reklam
Senin kaçış yerin neresi peki?Sakın unutma,hayallerin yoksa sen de yoksun bu dünyada.Gözlerini kapatıp hayal kurmak istediğinde zihninin içinde beliren tek bir hayal bile yoksa yanlış yerindesin hayatın.Hadi,zorla kendini,bul hayalini...İçindeki kumru ne diyor sana?Nereye gitmek istiyor içindeki küçük çocuk?Ne yapmak istiyor? Başkaları için yaşamak yormadı mı seni?O nasıl mutlu olur,bu nasıl sevinir,onun istediği şey nedir?Bunlardan yorulmadın mı?Kendine bir kez olsun "Ben ne istiyorum?" diye sormadın mı?Bu gece senin gecen olsun.Bu gece sahnede sen ol.Bu gece hayallerinin gecesi olsun... Bu gecenin adı "Hayal Gecesi" olsun,bu gece kafanın içi yalnızca senin hayallerinle dolsun.Kendini olmak istediğin her yerde,olmak istediğin her şekilde hayal et.Bu gece,"Ben ne istiyorum?" diye sor kendine,"Ben nasıl mutlu olurum?" de.Kendini sahnenin arkasında tutmayı bırak artık.Hayat senin sahnen.Hayal ettiğin her şey o sahnede canlanacak,inan buna.
Kitaplar, çocukluğumun bütün eksikliklerini kapatan, bir tür çaresizlikten dolayı başlarda zorunlu olarak yakın olduğum, sonrasındaysa beni büyüleyen, dünyanın ve gerçek hayatın sıkıcılığından çekip çıkaran birer liman oldu hep.
Sayfa 89 - İthaki yayınları
Bu da hayatın bize karşı gülümsemesi midir?
"Her şey yıkılıp giderken, geride kalan şeylerle güzel bir şeyler kurmaya çalışmaktır hayat."
Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Yüzleri ve saçları yaşlandıran Zaman şiddetli duyguları da yaşlandırır, ama daha çabuk. İnsanların çoğu budala olduğu için, bunu fark etmemeyi başarırlar ve alışkanlıktan başka bir şeyin kalmadığı yerde hala sevdiklerini sanırlar. Eğer böyle olmasaydı, dünyada mutlu insan olmazdı. Üst düzeydeki yaratıklar, yine de böyle bir yanılma olasılığından yoksundurlar, çünkü onlar aşkın sürekli olduğuna inanamadıkları gibi aşk bittiğinde yerine bıraktığı saygı ya da minnettarlığı da aşk sayıp aldanmazlar. Bu işler insana acı verir, ama acı geçer. Eğer her şey olan hayat bile sonunda geçip gidiyorsa, hayatın anlarından başka bir şey olmayan aşk ve acı ve de bütün öbür şeyler nasıl geçip gitmesin ki?
Tanrı beni çocuk yaratmış, ömrüm boyunca da çocuk bıraktı beni. İyi ama, öyleyse Hayat’ın beni hırpalamasına, oyuncaklarımı elimden almasına, narin ellerimle gözyaşlarından sırılsıklam olmuş önlüğümü buruştururken, beni okul bahçesinde bırakıp gitmesine niçin izin verdi? Şefkatsiz yaşayamayacağım halde, niye şefkati benden esirgedi? Ah! Ne zaman sokakta ağlayan, ötekilerin sürgün ettiği bir çocuk görsem ıstırap duyarım, çocuğun çektiği acıdan çok, eprimiş yüreğime yumruk gibi inen o korkunç şok yüzünden. Dolu dolu hissettiğim varoluşun bütün şiddetiyle her yerimi ağrırım, önlüğün ucunu burup duran eller benimdir, gözyaşlarıyla bükülmüş o samimi dudaklar da benimdir, bu zayıflık, bu yalnızlık benimdir; yoldan geçen yetişkin milletinin gülüşleri, yüreğimin hassas dokusuna sürtülmüş kibrit ateşleri gibi yaralar beni.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.