Bir hayatın özeti niteliğinde
Bütün hayatım ayıklamakla geçti, gene de bitiremedim süprüntüleri atmayı.
Sayfa 41 - Bayıldım bu alıntıyaKitabı okudu
“Ne kadar iyi yumruk attığın ve kaç kişiyi devirdiğin değil, önemli olan kaç yumruk yiyebildiğin ve kaç yumruktan sonra tekrar ayağa kalkabildiğindir. Hayatın özeti budur.”
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Hayatımın özeti..
Hayatın güzelliklerini esirgediği Bir sokağın arka tarafıdır ömrüm Gücenik, kirli, karanlık...
Hayatın kısaca özeti
Hem der: Ey insan! Sen kendine mâlik değilsin. Sen, kudreti nihayetsiz bir Kadîr, rahmeti hadsiz bir Rahîm-i Zat-ı Zülcelal'in memlûküsün. Öyle ise sen, kendi hayatını kendine yükleyip zahmet çekme; çünkü hayatı veren odur, idare eden de odur. Hem dünya sahipsiz değil ki sen kendi kafana dünya yükünü yüklettirerek ehvalini düşünüp merak etme; çünkü onun sahibi Hakîm'dir, Alîm'dir. Sen de misafirsin; fuzulî olarak karışma, karıştırma. Sözler
Sayfa 700Kitabı okudu
Hayatın özeti....
Omurgası kırık bir yılan gibi sefil bir halde sürünüyordum.
Sel Yayıncılık PDFKitabı okudu
Reklam
Bitmeyen günün özeti.
Hiçbir konuda kontrol sahibi olmadığımız bir toplumda yaşamak insanlar için çok zor bence. Ekonomik hayatın üzerinde kontrolün yok, çünkü iş sahibi olman bile pamuk ipliğine bağlı; bir işin varsa da, işyerine gidip orada haftada kırk, elli, altmış, seksen saat geçiriyorsun. Özgürce konuşma hakkın yok. Herhangi bir konuda oy verme hakkın yok. Ona göre kaygı ve depresyon bir tür biyolojik arıza filan değil, bu durum karşısında gayet akla uygun tepkiler.'
Peki Sıkıntı Nerede?
Devlet ferdi, aileyi, cemiyeti kanun gücü ile din dışı bir hayat tarzına mahkum etti. Osmanlı neticede bir din devleti idi, Cumhuriyet Türkiyesi laik olmayı seçti. İbadet yasaklanmadı ama eve ve camiye hapsoldu. Din eğitimden kıyafete, siyasetten iktisada hayatın her noktasında etkili ve görünür olmaktan çıkarıldı. Özetin özeti bu.
Sayfa 231Kitabı okudu
‘…bostan dolabının yanındaki, suları bana kahverengi gözüken o küçük ve eskimiş havuzdaki solgun ve kederli nilüferlere bakardım çocukken, babam onların kökleri olmadığını anlatmıştı bana. Neden bu çiçekleri hep birşeylere benzetmek için kullandıklarını ancak büyüyünce anladım. Yalnızca bu çiçekler, hep bir yerlere gidecekmiş gibi azade ve özgür oluyorlar, ama küçük bir havuzun içinde bir yere gitmeden yaşıyorlardı. Hayat da böyle bir şeydi benim için; hep bir yerlere gidecek gibi duran, yalnız ve bir yere gitmeyen bir çiçek. Bütün bir hayatın özeti buydu. Ben de bir yere bağlanmadım ve bir yere gitmedim; öyle solgun bir nilüfer gibi havuzun içinde yalnız başıma durdum, köklerimi salamadım, ne olduğum yere sağlamca yerleştim, ne başka diyarlara kaçabildim, içinde durduğum havuzla birlikte kirlenip eskidim. Bana bakanlar, beni seyredenler, beni sevenler oldu, ama kimse yakasına takmadı beni, kimse odasına koymadı, kimse beni sulayıp büyütmek için uğraşmadı; onlara ihtiyacım olmadığını, havuzunda tek başıma yüzebileceğimi düşündüler, ben de yüzdüm, kederi, yalnızlığı, kirlenmeyi öğrendim ve hayata benzedim. Ne garip, başka bir şey olmak da istemedim, beni beğenmeleri yetti bana…’
Sayfa 59 - Can
Reklam
Hayatın Özeti..
Şimdi fark ediyorum da… Yıllar sonra mutlulukla ilişkilendirirdiğim çoğu gün, aslında yaşadığım sırada farkında bile olmadığım, fazlasıyla sıradan onlardan oluşuyormuş.
Hayatın özeti böyledir işte
---Peki bu ne, bu? ---Bilmem anlamam. Komiser çarpık-çurpuk güler : ----Anlarsın anlarsın, cebinden çıktı ---Vay arkadaş dünyada ne oyunlar var be! ---Ya ne oyunlar. Atın bunu içeri
Hayatın özeti gibi
biliyorsun, bir yolda gidiyorum ve o yolda rastladığım çiçekleri de, dikenleri de topluyorum hepsi bu
Sayfa 57
Bir bütün olarak gezegenle ilişkimizin özeti budur. Düşünen şey, yani temsil/tasavvur yetisi olan varlık olarak statümüz sa­yesinde, gezegen üzerindeki “hâkimiyet” iddiamız gezegende­ ki hayatın tahrip edilmesi anlamına gelir. Gezegendeki hayatı kelimenin gerçek anlamında kendimizi beslemek için kullanı­yoruz; kendi canlılığımızın bir ifadesi olarak gezegeni öldürü­yoruz. Bu tam da “teknolojik düşünmenin ayrıksı özelliğidir: Bilginin ve gücün bir ifadesi olarak kendimizi dünyadan kopa­rıyoruz; dünya üzerindeki gücümüzden haz duyuyoruz ancak bu güç öldürücü bir güç. Kısacası, hayattan nefret etmeyi öğ­rendik; çünkü derdi dünya üzerinde uyguladığı güçle kendisini ifade etmek olan bir hayat, hayattan nefret etmeyi öğrenmiş bir hayattır.
752 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.