Kadın solarsa...;
bir gülün yaprağını dolu vurur, çiçekler solar, çocuklar solar
Kadın ağlarsa, yuvası bozulur bir kuşun, uzaklarda bir deniz ağlar
Oysa kadın gülerse, şeker kokulu umut sarkar yuvaların saçağından
En umutsuzu yeniden umuda bağlar
YouTube kitap kanalımda Albert Camus'nün hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/-_X3xWwwAoA
Şu an hangi işi yapıyorsanız o işi derhal bırakın ve Camus'nün Mutlu Ölüm kitabını sipariş edip okuyun. Bakın okuduğum yüzlerce kitabın arasından çok çok az kitap için böyle pozitif
“Bu kitap; ne bir şikâyettir, ne de bir itiraf. Harbin yumruğunu yemiş, mermilerden kurtulmuş olsa bile, tahriplerden kurtulamamış bir nesli anlatmak isteyen bir deneme, sadece” (E.M.Remarque).¹
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca insan yaralandı, sakat kaldı ve yaşamını yitirdi. Şehirler yerle bir oldu, ormanlar yakıldı, tarımsal
Göl kıyısında küçük bir kasabada annesiyle birlikte yaşayan on yedi yaşındaki Franz, annesinin isteği üzerine Viyana’ya tanıdık bir tütüncü olan Otto Trsnjek’in yanında çırak olarak işe başlar ve kısa sürede işi öğrenir.
Kısa sürede diyorum ama kitabı okurken Franz ile birlikte sanki ben de o rutubetli, havasız, loş ışıklı ve eskimiş tezgahların olduğu tütüncü dükkanında işi öğrenmeye çalışıyordum. Sürekli yapılan rutin işleri zamanla kavrıyor, sürekli gelen müşterilerin ne istediğini, hangi tütünü içtiklerini ezberliyordum. Bazen de dışardaki tezgahın başında sabahtan akşama kadar gazete okuyordum. Otto’ya göre gazete okuma işi önemli bir olaymış.
Franz ile birlikte dışardaki tezgahın başında gazete okurken müşteri olarak yaşlı bir adam gelir ve hemen dikkatimizi çeker. Gerçi daha çok yaşlı adamın dikkatini biz çektik ama olsun. Bu adam’ın Profesör Sigmund Freud olduğunu sonradan öğrenen Franz, insanların sıkıntılarını gidermek, zengin etmek ya da hayatta bir yolunu bulmak için para ödediklerini, bunu yaparken de profesör’ün sadece koltuğunda oturup onları dinlediğini sonradan öğrendi.
Tütüncü Çırağı Franz’da yolunu bulmak, hayatındaki eksikliğin ne olduğunu bilmek istiyordu. O sırada bunlar yaşanırken Viyana’ya gamalı haçlar, Führer posterleri, Gestapo da gelip yerleşti. Çok fazla şey anlatmak istemiyorum o yüzden kısacası beni kesinlikle çok etkiledi. Bu benzetmeyi kolay kolay bir kitapta yapmam ama bu kitabı okurken film izliyor gibi olayları yaşıyordum.
Tütüncü ÇırağıRobert Seethaler · Jaguar Kitap · 20211,185 okunma