"İnsanların objektif ihtiyaçları" diye bir ifade vardır ve bazıları tarafından sık sık kullanılmaktadır. Bunun yegane mümkün anlamı, yani "objektif" kelimesiyle kastedilen şey, birinin insanların ne istemesi veya insanların ihtiyaçlarının neler olması gerektiği hakkındaki görüşleridir. Bizim ilk örneğimiz ise ünlü "sınıf bilinci" kavramıdır. Ortodoks yorumlara göre belirli sınıflara dahil olanların belirli biçimde düşünmeleri, muayyen fikir, inanç ve ideolojileri benimsemeleri objektif bir gerekliliktir. Özellikle "proleterya" açısından bu böyledir. Bu sınıf bilincini insana yükleyen, bireyin kendi konumunu ve çevresini nasıl algıladığı değil, "objektif" olarak hangi koşullar altında bulunduğudur. Bunun böyle olması gerektiğini her bilgiye sahip bazı üstün akıl sahipleri keşfetmiştir. Eğer bir kişi, diyelim ki bir işçi, konumu gereği "objektif' olarak inanması gereken ideolojiyi benimsemiyorsa onda bir "yanlış bilinçlilik" hali mevcuttur.
Nihayet, herhangi bir "objektif" değer teorisi geliştirmeye çalışmak demek, değerin insan zihninden bağımsız objektif bazı realitelere dayandığını sanmak demektir. Oysa, değer fiziksel değil zihinsel bir fenomendir ve herhangi bir nesnenin herhangi bir bireyin o nesneye atfettiği kıymetten bağımsız bir değeri yoktur.