Şüphe mi hayır isyan mı hayır bunların hiçbirine uzantısı olmayan fakat bizim sınırında durmaya mecbur kaldığımız gerçeğin üzerimize bırakılırken doğurduğu deprem.
Mutluluk Teorisi
Onun teorisi, büyük hayat teorisi, şu hayatta canlılık veren şey; mutluluğun, gerçek mutluluğun hiç de hep hayalini kurmaya meylettiği kadar sevimli olmadığı, hatta ondan çok daha nahoş bir durum olduğu fikrine dayanıyor. Diyor ki insanların sonunda kendilerini mutsuz hissetmelerinin tek sebebi, mutluluğun anlatılması zor bir esenlik, esrik bir keyif, sonsuz bir festival hissi olduğuna dair değişmez inanış. Hayır, diyor, mutluluk bundan çok daha azı (ya da çok daha fazlası ama ne olursa olsun başka bir şey) ve insanların mutsuzluk sandıkları bu durumların pek çoğunun aslında mutluluk olduğundan emin ama insanlar bunu fark etmiyorlarmış.
Sayfa 106
Reklam
Hayır yani karşılıklı oturup bi rafadan yumurta yiyemeyeceksek niye emekli olduk biz?
Hayır seni asla/ Dünya gözüyle bir kez bile görmek istemiyorum. Acıdım ömrümce, “neler vermezdim seni görmek için” gibisinden cümle kuranların haline. Uğruna dağları delmem, ummana dalmam, atmam ateşe naçiz bedenimi, kovalamam peşini/ Hepsi yerin dibine geçsin daüssıla, malihulya, nostalgia.. Sen nasıl olsa tıpkı hep olduğu gibi defalarca görüneceksin ahret gözüme
İsmet Özel
İsmet Özel
Madam Pera
Ölüm ve yaşam... Belhli o bilge adam, ölümü düğün gecesine benzetmişti. Sahi öyle miydi? Hayır! Bir kavuşma değildir. Yo, hayır... Ona bile o an geldiğinde bedeni “Dur!” dedi, “Bekle! Geri adım at! Hayata bağlı kal, daha öteye geçme!” Tıpkı tam tersinin bir zamanlar bican haline “Uyan!” demesi gibi, “Haydi canlan!” Belhli o bilgeyi fazla romantik bulurum, ama öğretisi hakikate denk düşmüyor. Onun suçu da değil çünkü hakikat bile bazen hakikati karşılamaktan uzak kalıyor. Misal, kuğular ve kelebeklerin varlıkları benim için öyledir. Gerçek olamayacak kadar narinler... Varlar ama aslında çoktandır var olmamalıydılar. Evet, hakikat bile bazen hakikate denk düşmüyor.
Aydınlanma çağı gerek
Kilise artık hayır işlerinde bile Krallık otoritesinin ağırlığını fark ediyordu. Piskoposluk topraklarının sınırları daraltıldı; din adamlarına Aydınlanma Çağı ilkelerine uygun bir öğrenim verildi, kendilerine matematik, ekonomi politik, medeni hukuk, doğal bilimler öğretildi ki, onlar da halka öğretebilsinler, bilgisiz yığınların boş inançlarını beslemek yerine giderebilsinler. O önemli yeniliğin sonuçları çok geçmeden kendini gösterdi.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.