Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Büyük günahları ancak tevbe temizler. Küçük günahları ise kebâirden kaçınmak, abdest, namaz ve diğer haseneler ( hayırlı işler ) temizler. Ancak bu günahları istiğfarın temizlemesi de uzak değildir. "
Sayfa 279 - İslamoğlu Yayıncılık, şubat, 1993
280 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Bir baba ağladığında, ağlar yerler ve gökler...
En sevdiğim yazarın, tam bir hayat dersi niteliğinde olan bir kitabının daha sonuna geldim. İnsana öğüt verir, ibret aldırır cinsten üslubu yine beni şaşırtmadı. Bir babanın evlatları ile ilişkisini ele alan, toplumda azalan manevi eksikliklere değiniliyor. Yazarın şiirsel bir dille anlattığı bu hikaye bir baba ve çocuklarının değil, aslında
Mavi Gözyaşı
Mavi GözyaşıAhmed Günbay Yıldız · Timaş Yayınları · 20212,000 okunma
Reklam
“Hayırlı ve; hayırsız düşünceler var” Bir düşünce, o düşünceye inanmayı seçtiğimde oluşumu yükseltiyorsa; yani huzurlu, neşeli, doygun, sevgi dolu hissetmemi, kısaca can evimde olmamı destekliyorsa, o bir hayırlı düşüncedir. Beni negatif duygulara sürükleyen ve dolayısıyla halimi yani oluşumu, olumsuz etkileyen her düşünce ise hayırsız bir düşüncedir. Düşünceleri ayrıştırırken bu değerlendirmeyi kullan, yoksa doğruymuş yanlışmış, boş işler bunlar. Bir düşünce bana ne yapıyor? Bu mühim!”
Tevazu, kulun karşılaştığı her bir kişinin kendisinden daha üstün olduğunu düşünmesi ve "Bu kişi, Allah katında benden daha hayırlı ve derece bakımından daha yüksek olabilir” demesidir. Küçük bir çocukla karşılaştığında “Bu Allah'a isyan etmedi, bense isyan ettim. Kuşkusuz bu, benden daha hatırlıdır” der. Büyük biriyle karşılaştığında “Bu, Allah'a ibadet etmeye benden daha önce başladı” der. Bir alimle karşılaştığında “Buna benim ulaşamadığım şey verildi, o benim bulamadığımı buldu. Benim bilmediğimi bildi ve bilgisini uyguluyor / ilmiyle amel ediyor” der. Bir cahille karşılaştığında “Bu, bilgisizliği yüzünde günah işledi. Bense bile bile işledim. Hem bilemem ki onun ve benim sonumuz nasıl olacak" der. Bir inkarcı ile karşılaştığında "Nerden belli, belki o, Müslüman olacak ve ömrünü güzel işler yaparak tamamlayacak. Ben ise dinden çıkabilirim ve sonum kötü bitebilir" der.
Fütuhu'l Gayb
Fütuhu'l Gayb
İmzamı atarım
Eğitimin birbirinden çok farklı iki amacı bulunur: Bir taraftan bireyi geliştirmeyi ve faydalı bilgileri ona vermeyi amaçlarken, öte yandan Devlet ya da Kilise'nin istediği türden vatandaşlar üretmeyi amaçlar. Bu iki amaç uygulamada bir noktaya kadar örtüşür: Vatandaşların okuyup yazabilmeleri ve üretime yönelik işler yapabilmelerini sağlayacak bir miktar teknik beceriye sahip olmaları Devlet için uygundur; hiçbir fayda getirmeyecek suçlardan kaçınacak yeterlilikte ahlaklı bir karaktere, kendi hayatlarına yön verebilecek yeterli zekâya sahip olmaları da uygun bir şeydir. Fakat temel gerekliliklerin ötesine geçtiğimizde, bireyin çıkarları Devlet'in ya da Kilise'nin çıkarlarıyla çakışabilir. Özellikle de saflıkla ilgili olarak durum böyledir. Tanıtım işlerini yürütenler için bireylerin kolayca inanan tipler olması bir avantajdır, Öte yandan bireyler açısından eleştirel yargıda bulunma gücüne sahip olmak büyük olasılıkla daha faydalıdır; sonuç olarak Devlet, uzmanlardan oluşan, hepsine çok iyi maaş ödenen ve dolayısıyla da genel itibariyle statükonun destekleyicisi olan küçük bir azınlığın dışında bilimsel bir zihin mizacı yaratmayı hedeflemez. İyi maaş ödenmeyenlerin saf kişiler olmaları Devlet açısından avantajlıdır; bunun sonucu olarak okulda çocuklara onlara söylenen şeylere inanmaları öğretilir ve inanmadıklarını ifade ettiklerinde ise ceza verilir. Bu şekilde, ileri gelen yaşlılar tarafından otoriter bir şekilde söylenen her şeye inanmaya sevk eden bir şartlı refleks oluşturulur. Sayın okuyucum, siz ve ben, bu hayırlı tedbirden bağışık tutulmamızı hükümetlerimize borçluyuz.
Sayfa 182Kitabı okudu
Allah sadece kalbi verir, içini sen doldurursun ...
Her köşesi nakış nakış işlenmiş bir mihraptır insanın içi ... Kimisi nefret işler, kimisi inci .... Sen! Ey yüreğim; Sen en iyisi, Kelâmullâh doku! Harf harf,hece hece ... Kıymetini bir sen bil, Bir de mihrâbın içindeki ...!
Reklam
ÇOCUKLARIMIZI KİM EĞİTİYOR??? 1980 öncesine gidiyorum. Ortaokul öğrencisiyim. Babam bizim evimize de televizyon aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve saatinin gelmesini
İnsanların huzurlu bir yuvası ya oluyor ya olmuyor. Hayırlı eşi bulacaksın, hayırlı evladı yapacaksın, kurduğun huzuru koruyacaksın. Kolay işler değil bunlar.
Ahiret yurdunun daha hayırlı olduğunu kavramış olmak bu dünyadaki hayatımızı umursamadan yaşa­mamızı bize yasaklıyor ise de günlerimizi nihai fayda­nın dünyada sağlanamayacağını bilerek geçirmemizi öğretiyor. Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre bura­ da yapılacak işler var. Kafirler de tıpkı müslümanlar gibi dünyanın bir tarla olduğunu düşünüyor olsa ge­rek. Aramızdaki fark onların dünyada ektiklerini yine dünyada biçeceklerine inanmaları veya dünyada kal­dırdıklarından daha başka bir ürünün kaldırılacağına inanmıyor oluşlarındadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle dua ederdi: “Allah’ım, beni bağışla, bana merhamet et, rızânı kazandıracak işler yaptır, bana âfiyet ve hayırlı rızık ver.” (Müslim, Zikir 35)
Reklam
İnsan vaktinin kıymetini bilmeli, onu iyi değerlendirmeli ve bir anını bile zayi etmemelidir. O vaktini en güzel fiil ve sözlerle geçirmelidir. Onun niyetinde bıkıp usanmayacağı, bedeni olarak aciz kalmayacağı hayırlı işler olmalıdır.
Hayırlı işler yapmışsan, bundan dolayı Allah'a şükret, tam aksine günahlar işlemişsen, o zaman da kendini ayıpla, Allah'tan affını niyaz edip tövbe et!
Sayfa 12 - Sufi Kitap, Tövbe bahsiKitabı okuyor
Peygamber Efendimiz Rasûlullah ﷺ şöyle duâ ederdi; Allahummağfirli verhamni vehdini ve afıni verzukni" Anlamı: “Allahım, Beni bağışla, bana merhamet et, Rızânı kazandıracak işler yaptır, Bana âfiyet ve hayırlı rızık ver.” (Müslim, Zikir 35)
Bugün şöyle bir paragraf okudum:
"Boşananlar, ayrılanlar, açılanlar, vergi kaçırmaktan tutuklananlar..O özendiğiniz hayatlar bir bir dökülüyor. Hiçbiri, gösterdiği kadar mutlu, eğlenceli, düzenli, ahlaklı, güzel.. değil. Hayatlarının kusurlarını halı altına süpürüp, her şeyi romantize ederek köşeyi döndü adamlar" Çok alakalı olmamakla beraber
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.