Ateşin icadından önce ölüp cehenneme giden mağara kadınının hayreti içindeydim.
''Erkekler sadece kadınların dünyasına hürmet ve hayret etseler yeter. O da işte erkeklerin kadınlara üflediği nefes olur. Kadınlar, sürekli yıkılan dünyalarını o hürmet ve hayreti gördüklerinde yeniden kurmaya kudret bulurlar. Kadınların bu kudretli büyüsü korkutur erkekleri. 'Kadınların büyücülüğü ' dedikleri bu. Erkekler, kadınların kendileri orada olmasa da var olabileceğini anlayınca... O zaman işte adımız büyücüye çıkar. Öğreneceksiniz. Kendiniz de o büyüden korkmamayı, hayatın o büyüden ibaret olduğunu öğreneceksiniz.''
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
'Arslan Babam' dedi elindeki Mushaf'ı Arslan Baba'ya uzatarak. 'Bütün bir gece okudum durdum bu Kuran'ı, tek bir cümlesinde aşkı bulamadım. Lakin bu dervişlerin ağzından aşk kelamı hiç düşmüyor. Ben bilmiyorum ki aşk nedir? Madem ki yoktur Kuran'da aşk, madem ki manasını Kuran vermemiştir; söyle Allah hatırı için, nedir bu aşk?' O an hayreti arşa dayandı Arslan Babanın. Aşkı merak etmiş de Kuran'ı hatmetmişti. Bu ufacık oğlan bunu nasıl akletmişti? Önce aşkı duymuş sonra merakını gönlüne kalbetmişti. Yine de bulamamıştı ya, ona aşkı anlatmanın vakti gelmişti. ' Bak can Ahmedim' dedi ' sen yanlızca Allah'ın kelamı diye Kuran-ı Kerim var sanma. O Allah ki, cihandaki her noktaya kelamını yazmıştır. Aşkı bulamazsın ya hani. Aşkı okumak için gönlüne bakacaksın evlat. Hak Teala aşkı gönül kitabına yazmıştır. Ve gönüller Allah'ındır ' dedi Arslan Baba..
İbn-i Fariz; "Allah'ım,senin aşkın karşısında duyduğum hayreti kendime mezhep yaptım."
Hayret makamı,aşk ve irfan makamıdır.Resul-ü Zişan Efendimiz,"Rabbim! Bende sana ait olan hayreti çoğalt! buyurdular.
İzdivaçlarının ilk senesinde dünyaya gelen bir kızcağız bile anası ile babası arasındaki bu geniş uçuruma bir köprü olamadı. Onların işlerine akıl erdiremiyordu. Mesela, en sevdiği arkadaşları bile onu bazen şaka olsun diye aldatırlar, hiç lüzumu yokken yalan söylerlerdi. Yusuf evvela içerleyecek oldu; fakat bunun herkes tarafından yapıldığını ve çok tabii bir şey olduğunu görünce kızmaktan vazgeçti, fakat hayreti hâlâ geçmemişti: Niçin durup dururken yalan söylemek ihtiyacını duyuyorlardı.Sonra bu fakir işçilere bu köpek muamelesini yapmaya neden lüzum görüyorlardı? Evet, Allah onları bir kere fıkara yaratmıştı, bunda kimsenin kabahati yoktu, fakat onlar böyle yaratılmışlar diye niçin tepelerine binmeli, onları adam yerine koymaktan niçin çekinmeliydi? Ya Allah bu ağaları ve ağazadeleri de fıkara yaratsaydı? Öyle ya, madem ki hepsini Allah yapıyordu... O zaman kendilerine aynı muamelenin yapılmasını isteyecekler miydi?
Reklam
Hayretî
2. Bırak, sıkıntılı ve dar mekânlarda, benim işim bülbül gibi inlemek olsun da ey yüzü gül bahçesini andıran, sen açılmış gül misali devamlı gül vesselâm...
Sayfa 34 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.