Eşyalarımız öylece durmuyor evin bir köşesinde. Bizden sürekli bir istekleri var. Nevresimler "beni de bir yıkamalısın" diyor, tabak çanak "beni düzenlemelisin" diyor, yıllar önce alıp da beklettiğin kitaplar "beni okumalısın" diyor, ıvır zıvırlar "tozumu almalısın" diyor, kıyafetler ilk günden farksız olsa da "benden olmaz git yenisini al" diyor.
Eşyalara sadece evimizde bir alan vermiyoruz. Emeğimizi, iç huzurumuzu, zamanımızı, sağlığımızı, paramızı ve umutlarımızı veriyoruz. Karşılığında ise anlık duyulan bir haz ve sonrası büyük bir hüsran...
Zannettiğimizin aksine, sahip olduklarımız ile mutluluk arasında doğrusal bir ilişki olmadığı apaçık.
Bu kitap, sadeleşerek elde edilen şeyin azalmaktan çok daha başka bir şey olduğunu, hayatın ta kendisi olduğunu, anlatıyor ve kanıtlıyor.