Ben bir Müslümanım ve öyle kalacağım. Kendimi dünyadaki İslâm dâvâsının bir neferi olarak telakki ediyorum ve son günlerime kadar da böyle hissedeceğim. Çünkü İslam, benim için güzel ve asil olan her şeyin diğer adı
Aliya İzzetbegoviç
Yapmaya mecbur olduğumuz bazı şeyler yüzünden istediğimiz, hedeflediğimiz asıl şeyleri kaçırıyormuşuz gibi gelir. Her nasip vaktine esirdir dedikleri... İnsan gayelerinde samimiyse eğer yoluna çıkan engeller, kendisi farkında olsun veya olmasın onu nasibine ulaştırır.
Bazı şeyleri bir gün kaybetmek üzere kazanır, bazı insanlara bir gün ayrılmak üzere kavuşuruz. Hiçbir şeyin aynı ahenk, ritim ve seyirde devam etmeyişi belki de hayatın en acımasız yanlarından biridir. Ayrılıklar, kaybedişler kadar kavuşmalar da insanın imtihanı olabilir.
İbn Hazm :
“Kar uzun süre elde tutulursa ateş gibi etki eder. Aynı şekilde, sevinç ya da kederin aşırıya vardığında insanı öldürdüğüne; çok fazla gülmenin sonunda ağlamaya döndüğüne tanık oluruz.” der..
Yaşamın özü ve şifası dengede kalabilmektir
Halil Cibran diyor ki; "Başka bir insanin hakikati, onun sana açıkladığı şey değil, açıklayamadığı şeydedir. Bu yüzden, onu anlamak istersen, söylediğine değil, söylemediğine kulak ver." İnsan, sustuğu şeyler kadardır ve insan insanı, anlatamadığı yerden anlayabiliyorsa yakındır.
Bir gün bir şeyi istersin, ertesi gün tutkuyla, ölesiye ona bağlanırsın, daha ertesi gün onu istediğinden utanırsin, arzun yerine geldiği için hayata lanet edersin.İşte insan hayatta kendi isteğinin peşinden serbestçe giderse böyle olur. Bastığımız yeri yoklayarak yürümeliyiz; bazı şeylerden gözlerimizi çevirmeliyiz, mutluluk hülyalarina kapilmamaliyız, mutluluk elimizden kaçarsa isyan etmemeliyiz; hayat budur işte. Kim demiş hayat zevk ve mutluluktur. Ne saçma düşünce! Hayat hayattır, bir ödevdir, ödev dediğin de çetin bir iştir.