Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her gün aynı kıyıda boğuldum. Sen yoktun. Kendi başıma öğrendim sensiz ve sessiz boğulmayı. Ayaklarım kumların sıcağından öğrendi acıyı, acıyla yaşamayı. Derin sular öğrendim nefessiz ve hissiz kalmayı. Sen yoktun. Aslında en çok da yokluğun öğretti Hem acıyı, hem nefessiz kalmayı, hem de boğulmayı. Teşekkür ederim...
Hem inanan hem de kuşku duyandım. Çünkü pek çok kez parmağımla kendi yaramı deştim, size daha fazla inanmak ve sizi daha fazla tanımak için.
Sayfa 51 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Reklam
Bekler misin beni..? Beklemeye vaktin var mı? İstanbul gibisin sevgili, hem çok güzel hem de haddinden fazla kalabalık...
517 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
60 günde okudu
(Spoiler içerir) Martin’in azmine hem hayran kaldım hem de kızdım. Kızdım, çünkü kendine bazı zamanlarda ettiği eziyet beni çok üzdü. Çektiği yoksulluk ve her şeyi elde ettikten sonra yaşadığı bitkinlik beni çok yaraladı. Mutlu olmayı hak eden tertemiz bir insan ama dünyanın düzenini ve insanların sahteliğini kabullenemedi. ‘Ceplerim doluyken herkes yanımda. Ben açlıktan hastalanırken neredeydiler. Ben hep aynıydım. Yazdıklarım o zaman da aynıydı şimdi de aynı. Ben onları beni istemediğiniz zaman yazdım.’ diye içini yediği ama kimsenin yüzüne haykıramadığı kısımda kahroldum. Bu nasıl acı bir son…
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,9bin okunma
İyilik insanlarla bağ kurmamızı sağladığı için haz veriyor ancak hem kendi savunmasızlığımızın hem de başkalarının savunmasızlığının çok bariz şekilde farkına varmamıza yol açtığı için dehşete düşürüyor.
·
Puan vermedi
Kurt Olmak #okudumbitti Kerstin Ekman’ın #KurtOlmak adlı romanını okuduğumda, kendimi İsveç’in serin ormanlarının ortasında buldum. Bu kitap, gerçekten de insan ruhunun derinliklerine inen bir yolculuk sunuyor ve Ekman’ın usta kalemi sayesinde sayfalar arasında kaybolmamak mümkün değil. Kitap, 70 yaşına girmek üzere olan Ulf Norrstig’in
Kurt Olmak
Kurt OlmakKerstin Ekman · Gutenberg Yayınları · 20246 okunma
Reklam
266 syf.
9/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Haçlı Seferlerine Başka Bir Açıdan Bakış
Tarih, kitapların haçlı seferlerinin sebep-sonuç ilişkisi içinde ezbere dayalı öğretisinden öğrendiğimiz bir konu iken bu kitap ile farklı bir bakış açısı kazandım. 1. Haçlı seferinin dağınık, düzensiz yapısı ile frenklerin İznik üzerinden gelişlerine tanıklık edip Anadolu içindeki beyliklerin kendi çıkarları doğrultusunda birlik beraberlik olamayışlarına tanıklık ettim. Antakya’nın tarihi sahnede ne kadar mücadele verdiğine, hem doğal güzellikleri hem de stratejik konumunu çok iyi kavramanıza sebep olan anlatımıyla etkilendim. Ardı arkası gelmeyen haçlı seferlerine karşı müslüman, arap, hristiyan grupların her defasında kendi stratejileri doğrultusunda saf değiştirdiklerine, meydan okumalarına, tam kazandık dediğimiz anda içimizden çıkan bir hainle yeniden yenildiğimize, kazanılan zaferlerin sarhoşluğu ile elinizde tutamadığımız iktidar kayıplarımıza şahit oldum. Tarihi sahnelerin geçtiği Trablusşam, Akka, Antakya, Mescid-i Aksa, Urfa, Harran, Musul, Halep, Asi Nehri tüm halkı ve arazi şartlarıyla karşımıza serildi. Kılıç Arslan ile başlayan kitap; Çaka Beyi, Yağısıyan, Dukak, Kürboğa, İlgazi, Belek, Zümrüt Sultan, Zengi, Eyyübilerin Lideri Selahattin gibi liderlerin özelliklerini, zaaflarını, savaş stratejilerini anlatarak tarihe ışık tutmaktadır. Kitap bittiğinde meğerse ezberci yaklaşımla hiçbirşey bilmediğimin farkına vardım. Sıkıldığım tek nokta yerlerin ve liderlerin çok değişkenlik göstermesiydi. Farkettiğim diğer konu hep dini korumak adı altında iktidari gücü elinde bulundurma hırsı ve kazandıktan sonra rehavete kapılarak içkiye ve hareme yönelme eğilimiydi. Kesinlikle okunmasını tavsiye ederim.
Arapların Gözünden Haçlı Seferleri
Arapların Gözünden Haçlı SeferleriAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20221,817 okunma
Ama Londra hastanesine sık sık gidişleri -ara sıra, hem gittikçe uzayan sürelerle orada alıkoymaları- ve görünümünün fazlasıyla değişken olması -apansız, her zamanki kilosunda ve yüzü pırıl pırıl, sonra birden bozulmuş, beti benzi kül gibi görünüyordu- ses çıkarmaksızın kaygılanmamıza yol açıyordu, İngiltere'de çok sık ya da hiç değilse başka yerlerdekinden daha sık görülen bir kaygılanma biçimidir bu, temelinde biraz Stoacılık, aynı zamanda -ona karşın- dertlerin ancak dile getirildiklerinde var oldukları, ya da aynı kapıya çıkan, sözel düzeyde varlık sunulmaz ya da izin verilmezse gelişmeyecekleri, sonunda silinip gidecekleri yolunda iyimser bir inanış vardır. Çevresindeki hiç kimse, hiçbirimiz Cromer-Blake'in arkasından (artık gözle görülen hastalığından) konuşmuyorduk, onun yanındayken de iyi görünüyorsa daha önceki halini derhal unutmakla yetiniyorduk -neşeyle geçip gitmiş olduğuna hükmettiğimiz bir şey gibi-, ona karşılık, kötü göründüğünde iyi halini hatırlıyorduk -sessizce, bütün kalbimizle, sadece geçmiş olanın geri dönmesini diliyorduk.
256 syf.
10/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Selamun Aleyküm, Fatih Duman'ın okuduğum ilk kitabı. Kitabı daha önceden görmüştüm, yazarın kitaplarını okuyanlardan da duymuştum lâkin almamıştım hiç. Bu platformda kitabı okuyanların paylaştıkları alıntıları okuyunca merak ettim kitabı ve ilk fırsatta almak nasip oldu çok şükür. Bazı şeyleri hem sorgulamama hem de farkına varmama vesile oldu bu kitap. Ayrıca Yazarın farklı bir tarzı var şahsen okurken sıkılmadım. Ve diğer kitaplarını okumayı düşünüyorum İnşAllah.. kitaptan nasiplendim elhamdulillah.. İnşAllah sizde nasiplenirsiniz..
Ene 'Sus Ey Nefsim'
Ene 'Sus Ey Nefsim'Fatih Duman · Nesil Yayınları · 20225,5bin okunma
Sizlere sesleniyorum, insancıklar, yaşamın salakları, dövülen, haraca bağlanan, ezelden beri terleyenler, sizi uyarıyorum, bu dünyanın kodamanları sizi sevmeye başladıklarında, bilin ki sizi savaş salamına çevireceklerdir... (...) Aslında zavallı halka ilk masal anlatmaya başlayanlar, bakın oldu olacak bunu da bir tarafa not edin, filozoflar oldu... Oysa halk eskiden dinden başka bir şey bilmezdi! Halkı eğitmeye başladıklarını ilan ettiler... Ah ah! Ne de çok gerçek vardı açığa çıkarılması gereken! Hem de ne gerçekler! Yorulmak nedir bilmeyen! Parıl parıl parıldayan! Hepimizin gözlerini kamaştırıyorlardı! Hah, işte bu! demeye başladı zavallı halk, işte bu! Tam da bu! Hepimiz bunun uğruna ölelim! Halkın tek istediği budur zaten, ölmek! Öyledir işte. "Yaşasın Diderot!" diye böğürdüler, sonra da "Yaşa Voltaire!" Filozof dediğin böyle olur! Sonra da yaşasın zaferleri pek de iyi örgütleyen Carnot! Ve yaşasın herkes! İşte, hiç olmazsa zavallı halkı cehalet ve putperestlik içinde gebermeye mahkum etmeyen adam gibi adamlar!
Sayfa 84
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.