"Dinle," dedi Hermann Şeker. "Tek bir şey söyleyeceğim. Bana soracak olursanız, insanların kafalarının çok tuhaf çalıştığına inanıyorum. Elektrikli sinekliği icat eden insanların, otobüs koltuklarıyla hem kendilerinin hem de başkalarının canını yakmanın bir yolunu bulmasına şaşırmamak gerek. Bir şekilde beceriyorlar işte."
"Peki insanlar neden böyle davranıyor?" diye sordu Sinek hayretle. "Asla savaşa girmeyiz biz. Yoksa girer miyiz? Birbirimizi öldürmeye başlamayız asla. Siz ne dersiniz?" Sinek tek tek arkadaşlarına baktı.
"Günün birinde karasinekler birbirlerine saldırmaya başlayıp içlerinde yaşadıkları evleri bombalasalar, insanlar ne biçim şaşırırdı, öyle değil mi?"
“Bizim Mardinli bir arkadaş var, yukarıda Eczacıbaşı’nın ilaç fabrikasında çalışıyor. Her gün kendi yaşındaki bir kızı paketlemede görüyor. Kız paketlemedeki diğer kızlar gibi mavi önlük giyiyor.
Bizim Mardinli ile kız her gün sekiz saat hem karşı karşıya çalışıyorlar hem de iş gereği konuşuyorlar. Bizim arkadaş önce tuhaf duygular duyuyor, kimyası bozuluyor, revire çıkıyor. Yani önce anlamıyor bile bu kıza âşık olduğunu. Kabul edemiyor hatta. Çünkü aslında kızın ne gözü ne de herhangi bir yeri güzel de değilmiş.
Ama sırf her gün onu görüp arkadaşlık ettiği için çok kötü âşık oldu. Bu mümkün mü?” “Sonra ne oldu?” diye sordu Mevlut.
“Kızı başkasına verdiler. Arkadaş Mardin’e dönünce intihar etti.”
Bir hayli kalmıştı yandaki odada; güneş de batmak üzereydi. Gelir gelmez oturdu, fazla bir şey
konuşulmadı artık. On birlerin adamı içeri girdi. Sokrates’in önüne gelerek: “Sokrates,” dedi, “sen
başkaları gibi değilsin; onlara hâkimlerin adına zehri içmelerini söylediğim zaman kızıyorlar bana,
küfrediyorlar. Sen buraya gelmiş insanların en
Gülseren Hanım, Dr. Nüvit Hanım bir hasta gönderdi, "mümkünse hemen alıverin," diye rica etti. Şimdi onu gönderiyorum.
Tamam Tuna, bekliyorum.
Kapı vuruluyor ve içeri üç hanım giriyor. İkisinin ağlamaktan gözleri kızarmış. Biri ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor. En yaşlı olan, elime bir kâğıt uzatıyor. Nüvit Hanım'ın bana