"İnsanlar kendileriyle bile birlikte barış içinde yaşamayı başaramayan bir türken bizimle nasıl yaşayabilir ki? Dünya üzerinde meydana gelen savaşlara bak. Toplumların daha az gelişmiş diğer toplumları nasıl vahşi, yoldan çıkmış, sapkın olarak adlandırıp soykırımlar yaptıklarına bak. Yalnızca farklı oldukları için hem de. Farklı deri renkleri, farklı dilleri, inançları oldukları için. Kendileri gibi düşünmedikleri için. Hayır, insanlar asla başka bir türle eşit olmayı kabul edemezler. "
Yok muydu bu gızcağıza goca olacak biri?
Ah be Elenimu , ah be Naciyem. Nasıl bahtsızmışsın , mutluluğun tam yakınından geçerken hayatı her seferinde tepetaklak olan güzel yürekli kadın ! Senin hikayeni , çaresizliğini okurken içim öylesine acıdı kiii!! Tam evet ya iyiler galip gelecek sonunda bu hikayede derken sonunda seninle birlikte benim de ümitlerim yıkıldı.
12 yaşında zengin bir aileye yardımcı olmak için ailesinden koparılıp bir daha annesinin yüzünü görmeyen ana kuzusu Eleni , mücadelen bu kadar erken yaşta başlamasına ve yaşadığın tüm kasırgalara rağmen ayaklarının üzerinde durabilmene, gücüne hayran kaldım. 15 yaşında tecavüze uğrayıp yine suçlu ilan edilip bulunduğun yerden sürülmen karşısında "nasıl ya " deyip sinirden deliye döndüm. Demek ki dünyanın her yerinde ceza ilk hep kadına kesiliyor . Adalet işte buymuş !! Hem mağdur olup hem de suçlu ilan edilen ah biz kızlar !!
Yeni sürüldüğü yerde tamirci delikanlı Arif ' in kalbini on ikiden vuran Yunan güzelimiz zorlu bir hayata adım atar ve dininden vazgeçip Müslüman Naciye olur. Çok istediği mutluluğa ulaşmak için her türlü fedakarlığı yapan Naciye ' nin aralanan kapısı büyük bir fırtınayla yüzüne kapatılır. Ve yepyeni bir hayata adım atmaya zorlanır Naciye ' yi ve dört çocuğunu bir kenara atıp !!
"Ya ama sonu böyle olmamalıydı " sitemiyle bitireceğiniz , etkisinden kolayına kurtulamayacağınız okumaya başlamak için daha fazla beklemeyin derimmm !! Keyifli okumalar şimdiden..
- İnsanlar çok üzüyor bizleri Elif Hanım.
- Nasıl hâlâ ümitvarsınız?
- Bir damla mürekkeple mutlu, huzurlu sağlıklı olmaya çalışıyoruz.
- Ne yaşattılar?
- Bir Yasemin Devrimi'ni yaşattılar gönül yuvamıza.
- O zaman ümidiniz çok büyükmüş.
- Bilmiyorum. Bildiğim sinemin Ebubekir Sine'sini rehber edindiğidir.
- O zaman, hiç ölmeyeceksiniz.
- Yok, hepimiz ölecek andayız fakat bizi yaşatan bir bembe yasemin kokusudur. Bu hem ümit hem de acı veriyor Elif Hanım.
- Niçin yasemin kokusu?
- Çünkü pembesi nadidedir.
Derken rüyadan uyandı ve bahçesindeki yasemin kokusu odasını doldurmuştu...
Emrah Turan
Kitaba başlarken klasik ve sıkıcı bir kişisel gelişim kitabı olabileceği düşüncesiyle başlamıştım. Özellikle bazı okuduğum kitaplardan fayda görmeyince umudum da pek kalmamıştı açıkçası. Ancak kitabı okudukça, içinde verilen ödevleri yaptıkça aslında bu kitabın olduğundan daha fazlası olduğunu gördüm. Kitap açıkça iletişimin nasıl olması
Aşk dediğin onsuz olmamak, olamamakla, belki de yakınında olmak ve yakın olmakla anlaşılır."
“Sevgiliyle aynı çatı altında sabahladıkları için kendini sevgiliye yakın zanneden nice ahmaklar yaşar şu dünyada.
Sevgilinin hayali her gece benimle sabahlıyorsa kim onun bana yakın olmadığını söyleyebilir? Kaldı ki sevgiliye yakın olduğunu
Bukre aldatılmıştı ve bu yıkılmasının yaralarını sarabilecek tek kişinin yani Selim 'in yanında aldı soluğu.Öyle güzel bir arkadaşlıkları vardı ki ,konuşmalarına gerek yoktu anlaşmaları için.Ve her defasında Selim biliyordu Bukre'yi nasıl rahatlatabileceğini.Selim ,Bukre'ye yavru kuşum derken,Bukre ise ona kuzu diye seslenirdi.Selim
Eskiler " İnsan dilinin altında gizlidir" demişler. Doğru söz, söyledikleriyle ortaya döker insan şahsiyetini. Lakin susmak diye de bir şey yok mudur? Elbette var. Ama onun da bir yeri bir zamanı var.
" İnsan konuştuklarından mesuldür." diyorlar. Doğru ama eksik bir söz. Zira bence İnsan sadece konuştuklarından değil sustuklarından da mesuldür.
Misal ki bir yerde korumasız, savunmasız, güçsüz, kuvvetsiz ve kimsesiz kalmışların canları yanıyor, yakılıyorsa susmak vicdana ihanettir. Ya da bir başka yerde sırf inandıkları için yerlerde sürükleniyor, mukaddesatı çiğneniyor, namuslarına el uzatılıyorken susmak edebe, namusa ihanettir.
İnsan konuştuklarından hesaba çekilecek, doğru. Ama ya sustukları? Sustuklarından da sual edilmeyecek, onların da hesabını vermeyecek mi? Hem madem " Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır " O vakit İnsan sustuklarının da karşılığını görecek ve onların da hesabı sorulacaktır. Şükür ki ahiret diye bir şey vardır. Ve zulme sessiz kalan , zulmü yapan gibidir fehvasınca her birimizden her bir şeyin hesabı sorulacaktır.
Bazıları duruma göre, adama göre, zamana göre konuşuyor ya da susuyor ya; nasıl olacak o iş? Hakikat bir ve tekse söyleyeceği de hakikatse neden sussun ki insan?
Allah'ım dünya masumların o temiz gözlerindeki ferle dönüyorken o feri söndürenlerin hesabını biz soramayacaksak sen sor, ne olur sen sor!
Amin Amin Amin
#fatihduman #nesil #nesilyayınları #muhabbetyazıları1 #okumanınyaşıyok #filistin #gazze #arakan #doğutürkistan
Bizim hayatlarımızda öğretmenin yeri artık yok. Ama acilen aramızdaki yerlerini geri almaları gerekiyor. Öğretmenlerin hayatlarımıza geri dönmesi gerekiyor, hem de birer lider olarak.
Joe Dispenza çok beğendiğim yazarlardan. Çünkü kendisi hem bilim adamı hem de bir kişisel gelişim uzmanı. Bu kitabında da bedenimizin meditasyon ile neleri başarabileceğini anlatıyor. Çok farklı şekillerde meditasyonlar anlatılmış kitap içerisinde. Evrende bir olmak evrenin enerjisine ulaşmak bedenimizin enerji alanlarını aktive etmek toplumsal bir bütünlük içerisinde dünyayı daha mükemmel barış içerisinde bir yere dönüştürmek konusunda tavsiyeleri var ve bunları meditasyon ve sonrasındaki gündelik yaşamımızda nasıl yapabileceğimizi anlatıyor. Ben bu kadar çeşitli meditasyonun olmasından ve bunların detaylı bir şekilde açıklanmış olmasından dolayı çok mutluyum zaman zaman ruh halime göre kitabı açıp belirli bölümlerdeki meditasyonları tekrar tekrar yapmayı düşünüyorum. Eğer meditasyon konusunda ilerlemek ve kendinizi geliştirmek istiyorsanız bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Doğaüstü OlmakJoe Dispenza · Ray Yayıncılık · 2020111 okunma
Görünüşe bakılırsa tüm insan davranışlarına ve deneyimlerine (hem normal hem de normal olmayanlara) duyularımızı yanıltabilen ve sanrı görmemize yol açabilen çeşitli süreçler eşlik eder. Bu süreçlerle ruhsal bozuklukların aradında nasıl bir ilişki olduğu etraflıca belgelenmiş olsa da, günlük hayatlarımızda oynadıkları rol yeterince araştırılmamış olabilir. Normal insanların tecrübe ettikleri yanılsamalar ve sanrılar hakkında daha derin bir anlayışa sahip olmamız, olağanüstü, “doğaüstü” ve “duyu ötesi” olarak nitelendirilen deneyimlerin nereden kaynaklandığını açıklamamıza yardımcı olabilir.
Sizden bir şey saklayacak değilim Krestyan İvanović. Siz de biliyorsunuz ben pek de önemli biri değilim; ama bu durumdan hiç de pişmanlık duymuyorum. Tam tersine Krestyan İvanoviç; hatta doğrusunu söylemek gerekirse, pek de önemli biri olmamaktan gurur duyuyorum. Entrikacı biri de değilim, bununla da gurur duyuyorum. Gizli saklı değil, hiçbir oyun çevirmeden, gayet açık bir biçimde hareket ederim ve kime, nasıl zarar, hem de büyük bir zarar vereceğimi bilmeme rağmen Krestyan İvanoviç, elimi böyle işlerle kirletmem. Bu anlamda ellerim gayet temizdir
Bir Gönül Davası ~ Ümran Tan
.
Yazımdan basım aşamasına kadar her adımına şahit olduğum bir kurguyu ellerimde tutmanın mutluluğu
Ümran’ın her kitabını defalarca okumuş olsam da ilk defa okumuş gibi heyecanlanıyorum
Bir mahalle kurgusunu birbirine zıt iki karakterle okuyoruz. Daha doğrusu kızımız zengin pembelere aşık miniminnoş biri olan Gülfem.
Daha fazlasına gerek yok; özsaygının nasıl her yerde en tatlı zevkleri, hem ayrı ayrı şahıslara hem de bütün insanlara birden saçtığını size göstermek için bu kadarı yeter sanırım.