Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nerelerdesiniz eyyy gençliğimin sonsuz düşleri? Yaz bulutları gibi görünüp kayboldunuz. Ve tek bir umut ışığının bile görünmediği Derin bir yıkım bıraktınız geride!
Sayfa 17 - Mitos-Boyut Tiyatro Yayınları / Çev. Yılmaz OnayKitabı okudu
128 syf.
·
Puan vermedi
"Sıradan bir insanın hayatında inandığı yalanları elinden alırsanız, onun mutluluğunu da elinden almış olursunuz." Kitapta geçen bu cümle kitabın özeti gibi adeta. Aslında bu kitabı okumak hiç aklımda yoktu, 'Mahcubiyet ve Haysiyet' kitabını okumaya başladım ve onun öncesinde 'Yaban Ördeği' kitabını okumamın daha iyi olacağını düşündüm. 'Mahcubiyet ve Haysiyet' kitabından birkaç sayfa okumuş olduğum için aslında birkaç olayın sonucunu okurken tahmin edebildim. Güzel bir piyes. İnsana bazı sorgulamaları yaptırıyor. Yalanlarla dolu ama mutlu bir hayat yaşamak mı yoksa gerçekleri bilerek mutsuz olmak mı? Kitabın sonuna doğru bunun gibi sorgulamalar zihninizde canlanabilir. Ben bir günde okudum, çok da akıcı bir anlatımı var ve 120 sayfalık kısa bir kitap zaten. 'Mahcubiyet ve Haysiyet' kitabına başlayacağım, onun hakkında düşündüklerimi de yazarım.
Yaban Ördeği
Yaban ÖrdeğiHenrik Ibsen · Mitos Boyut Yayınları · 2015506 okunma
Reklam
Masada On Üçüncü Olmak
GREGERS - Siz haklıysanız ve ben haksızsam eğer, hayat hiç de yaşamaya değmez demektir. RELLING - Ah ah, hayat yine de güzel olabilirdi. Biz zavallı insanların, evlerimizin içine kadar giren şu harika yobaz kafalılar, böyle ideal çağrılarıyla, rahatlarımızı bozmasalardı. GREGERS - (Önüne yere bakar) Demek ki, böylece hayattaki rolümün belirlenmiş olmasına sevinmem gerekiyor. RELLING - İzninizle, hayattaki rolünüzün ne olduğunu sorabilir miyim? GREGERS - (Gitmeye hazırlanmaktadır) Masada on üçüncü olmak. RELLING - Aaa, buna ancak şeytan inanır!
İnsanların çoğu bir ölünün başında ruh yüceliğine erişir.
Ahh, olanları bir daha düzeltememek... Ona bir daha hiçbir şey söyleyememek...
O yaşamalı! Sana yalvarıyorum Relling, bir an, uzun değil, bir an yaşamalı... kendisini her zaman tarifsiz sevdiğimi söyleyecek kadar yaşamalı...
Reklam
Mutsuzluğu taşıyacak bir yapıda insan değilim ben, Gregers. Çevremde her şey güzel, sakin ve barışçıl bir ortamda olmalı.
Sıradan bir insanın hayatında inandığı yalanları elinden alırsanız, onun mutluluğunu da elinden almış olursunuz.
Haa, unutmadan söyleyeyim Sayın Genç Werle, sizin çok kullandığınız 'ideal' sözcüğü yabancı bir sözcüktür. Biz kendi dilimizde ona 'yalan' diyoruz.
GREGERS - Sorabilir miyim, Hjalmar'ı etkileyen hayat yalanları' ne olabilir? RELLING - Hayır. Söyleyemem. Böyle bir sırrı geveze birine açıklayamam. O zaman siz onu benim başıma bela edersiniz. Bu metot başarıyla denenmiştir. Ben bunu Molvig'e de uyguladım. Onu şeytanlaştırdım. Onun kafasına girdim, buna inandırdım onu. GREGERS - Demek gerçekte o, şeytanın biri değil, öyle mi? RELLING Neden şeytan, şeytanlaşmış biri biliyor musunuz? Adamın hayatını kurtarmak için benim bulduğum bir saçmalık bu. Öyle yapmasaydım, bu zavallı iyi domuzcuk, yıllar önce kendini küçük görme ve çaresizlikten yok olup gidecekti.
Reklam
GREGERS - Madem Hjalmar Ekdal hakkında olumlu ve yüksek düşünceleriniz yok, peki neden onunla birlikte gezip eğleniyorsunuz? RELLING - Aman Tanrım, söylemesi ayıp, bir kere doktor demişler bana, aynı binada olduğum zavallı hastalara bakmaya mecburum. GREGERS - Öyle mi, Hjalmar hasta biri yani? RELLING - Evet, bütün insanlar az çok hasta sayılır, ne yazık ki... GREGERS - Peki ona hangi tedaviyi uyguluyorsunuz? RELLING - Alışageldiğim tedaviyi. Onun içinde var olan o 'hayat yalanları' alışkanlığını sürdürmesi için çaba gösteriyorum. GREGERS - 'Hayat yalanları' mı? Doğru mu işittim? RELLING - Evet, 'hayat yalanları' dedim. Bakın, hayat yalanları insanları uyarıcı, özendirici bir araçtır.
Sizinki biraz kompleksli bir durum. Öncelikle sizdeki olan şu bıktırıcı, dürüstlük' saplantısı. Ve daha da vahim olanı: Siz, gözü kararmış derecede, başkalarına tapınma tutkusuna saplanıp kalmış birisiniz. Kendinizi, işiniz dışındaki bazı şeylere hayran olmak zorunda hissediyorsunuz hep.
Onun şansızlığı, çevresindeki insanların onu hep dâhi biri olarak görmeleridir.
Huzurunda diz çöktüğünüz putun içyüzü böyle bir görüntüye sahip, ne yazık ki...
HEDVIG - Uyuyor mu? Uyuyabiliyor mu? RELLING - Evet, tamamen öyle görünüyor. GREGERS - Anlaşılır bir şey; iç dünyasındaki o zorlu mücadele onu güçten düşürmüştür.
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.