Kayınpeder az sonra tek başına dönüyor ve hıçkıra hıçkıra ağlayarak içini döküyor."Hocam bu benim tek erkek evladımın eşi. Bizim oralarda erkek evladın önemini anlayamazsın, soyumuz sürsün isteriz. İki yıldır gerçeği bildiğimiz halde, gelin şüphenenmesin diye gezdirip duruyoruz. Ben bu sürede anladım ki bu işin bir yabancıdan tohum almak dışında bir yolu yok ve gerçeği de artık kabullendim. İstanbul'a götüreceğim ve içimize bir el tohumu kattırmayacağım" diyor. Aradan altı yıl geçiyor. Gelin, kayınvalide, kayınpeder ve yanlarında dört yaşlarında, dedenin bacaklarına dolanıp duran bir erkek çocuk! Gelin yine usulen getirilmiş, ikinci bebek olmuyor ya, sözde tedavi için bendeler. Görüşme sonrası dede "istanbul" diyor, ben de muane bile etmeden onaylıyor ve yönlendiriyorum. Çocuk hem torunu hem evladı... Hiç tohum hücresi olmayan oğlunun ise sözde çocuğu ama aslında karısından doğan kardeşi!
Sayfa 47 - DestekKitabı okudu
Kahraman Tazeoğlu
Artık hatırlanmaya değecek kadar bile kalmadın. Seni unutmak hakkım! Unutkan biri değilimdir ama sen bende hatırlanacak hiçbir şey bırakmadın. Benim unutulmuşum olmak bile güzeldir, bil. ** Aşk mı? ** Aramızda kaldı; içimizde değil… Yanlış aşkta doğru aranmaz. Ama yine de oku istiyorum. Cümlelerimde gizlenmiş duygudan ne anladığını benim nasıl yazdığım değil, senin nasıl okuduğun belirler. ** “Kör müydü gözlerin, nasıl göremedin” diye sordular senden sonra. Kör değildim. Ve hayatımda en çok iki kere parlamıştı gözlerim. Birincisi seni ilk gördüğüm, ikincisi giderken ardından baktığım gün. İlkinde aşkın ışığından, ikincisinde gözyaşlarımdan… O iki anın arasındaysa hep kapalıydı gözlerim. Aşkına inandığımdan. Kör değildim, sadece güvenmiştim! ** Not: Bugün seni düşünmeden yaşayabilmeyi başardığım ilk gün. Hadi topla seni benden. Kalbim seni uğurluyor. Al bu yara sende kalsın. Artık beni acıtmıyor. *** Bazı yaralar sardıkça kanar. Kiminin çöle döner yüreği, kimi içinde bir yanardağ saklar.
Reklam
376 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Sizi 'işte bu benim gibi' dedirtecek karakterlere sahip olan kitaplar bir elin parmağını geçmeyecek derecededir çoğu zaman. Nasıl bir kitaptaki karakter örtüşebilir ki zaten değil mi? Bazen değilmiş işte. Tersyüz'deki ana kız karakteri kendimle o kadar benzettim ki kitap benim için daha bir duygusal oldu. Ağladığım kitaplar da en fazla bes tane falandır yani. O kadar güzeldi. Fern adlı bir kızımız var ve bu kızımız lise yıllarında 'güzel' olarak tasvir edebileceğimiz kızlardan değil. Okulun sporcusu Ambrose'den hoşlanıyor , hatta aşık ve bir yazar kızımız. İkiz Kulelere yapılan saldırıdan sonra Ambrose ve onun ikna ettiği dört arkadaşı Irak'a gidiyorlar ve geriye sadece Ambrose dönüyor. (Bu spoiler tarzı şey arka kapağında da yazıyordu eheueh) Artık ne eski yakışıklılığı var ne de o zamanki öz güveni. Ama Fern hala seviyor çocuğu.... Helal olsun. Hani böyle sonunun ne olacağını bilirsiniz ama nasıl olacağını merak ettiğiniz kitaplar olur ya, heh işte öyle bir kitap olduğunu düşünüyorum... Suçluluğu hissediyoruz. Sevgiyi ve dostluğu, fedakarlığı... Hepsi içimize işliyor. Ve az da olsa Yunan mitolojisine yer veriyor yazar. Ambrose'u 'Herkül' lakabıyla anoyor ve Herkül'le Ambrose'u bağdaştırıyor... Sade anlatımlı bir kitap, çabucak bitti...
Tersyüz
TersyüzAmy Harmon · Yabancı Yayınları · 20172,156 okunma
Şimdi ben oldum yeniden Kaçıncı kez yitirdiğim bulduğum Kardeşim kadar eski bir sokakta seni gördüm Anladım artık beyaz bir vapurdur aşk Makine dairesinde söylemediğimiz sözler Uyutmaz yolcuları sabaha kadar Seni mi gördüm, çözüldüm geçmiş gibi Bir karanfil açmış gibi yakamda Kokladım yalnızlığımı, acıdım kendime sana Zamanın üzümleri hep şarap olmuş İlk aşkım deli aşkım bana çare bul, kendine çare bul Bağlandı elim kolum neyleyim İlk aşkım deli aşkım bana çare bul, kendine çare bul Gel çöz beni azat et benden Bu dünya naylon, anlamak güç Bırak yıkasın içimizi geçmiş. Ezginin Günlüğü
Hoptirinam!
İlkçağlarda mı, ortaçağlarda mı, yeniçağlarda mı bilinmeyen bir zamanda... Avuç içi gibi bilinen bu yeryüzünün bilinmeyen biyerinde açları toklarından çok, düşünenleri konuşanlarından az bir ülke varmış. O ülkede yaşayanlar bolluk içinde darlık, varlık içinde yokluk çekerlermiş. Başları önlerine eğik, bakışları içlerine dönük, gönülleri
Nesin Yayınevi - Hoptirinam! Tirinamhop! Namhoptiri!Kitabı okudu
64 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 2 hours
'Ölüler'i bir kez daha okudum. İçim yine kederle dolup taştı. Ağlamak istemedim, aşinayım ne de olsa Gabriel'in hikâyesine, ama yok, son sayfalarda yine ağlıyordum usul usul, ağlıyordum ve gözlerimin gerisinde hareket ediyordu bütün hayallerim, aynen Gretta'nın Michael Furey'i hatırlaması gibi, ve aynen içinin acısıyla kendini bırakışı gibi, ben
Ölüler
ÖlülerJames Joyce · Alakarga Sanat Yayınları · 2012427 okunma
Reklam
1,000 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.