Büyükannem müthiş bir insandı. Bana monopoly oynamayı öğretmişti. Oyunun adının "edinmek" olduğunu anlatmıştı. Biriktirebildiği her şeyi biriktirir ve nihayetinde oyun tahtasının hakimi olurdu. Ardından bana hep aynı şeyi söylerdi. Bana bakar ve şöyle söylerdi: "bir gün bu oyunu oynamayı öğreneceksin." bir yaz, neredeyse her
90 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Dünya'ya mâl olmuş eserler ortaya koyan bu büyük devin kendi benliğini, özünü arayışını en güzel şekilde anlattığı bu eser gerçekten okunmaya değer bir eserdir. Çoğumuzunda bildiği üzere Tolstoy afaroz edilmiş bir insandı. Hayatı boyunca sorguladığı bir inancı vardı. İnanmamayı seçtiği zamanlarda bile inanmaya değer bir şeyler aramaktan asla vazgeçmedi. Bu arayış sırasında pek çok şeyin farkına varışı bu farkındalıkların getirdiği yükümlülükler; Tolstoy bu karmaşa içinde debelenirken pek çok kez intiharı düşündüğünü belirtiyor ama her seferinde yeniden denemesi için bir sebep bulduğunu ve vazgeçmediğıni anlatıyor. Bu kitapta görüyoruz ki Tolstoy'un en büyük kavgası kendisiyle , sorguladığı inancıyla, arayıpta bulamadığı cevaplarla. Tolstoy inançsız yaşanamayacığını söylüyor. Bu yüzden hep arıyor. Bulacağı cevaplarla huzura ereceğini düşünüyor. Ve öyle ki bir cevap buluyor. Yani en azından kitapta öyle söylüyor . Ortasına sımsıkı bir düğümle bağlanmış olduğu o kolonun ne olduğunu buluyor ve artık huzurlu olduğunu söylüyor. Aradığı cevapların hepsi bir rüyayla gün yüzüne çıkıyor. Cevaplarını bulmuş bir insanın sözleriyle ifade ediyor bunu, huzurla.
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Kitap Zamanı Yayınları · 201023.1k okunma
Reklam
“İnsanlar ilk olarak 2,5 milyon yıl önce Doğu Afrika'da, "Güney Maymunu" anlamına gelen Australopithecus adı verilen bir maymun cinsinden evrimleşti. Yaklaşık iki milyon yıl önce, bu arkaik erkek ve kadınların bazıları anayurtlarını terkederek Kuzey Afrika, Avrupa ve Asya'nın çeşitli yerlerine göç ettiler. Kuzey Avrupa'nın karlı
Sayfa 19 - Kolektif Kitap
Bu şekilde tanımlanan millete bir de özgüven lazım. Evet, savaşlar kazanmak, okulları ayağa kaldırmak, başarılı dış ilişkilerle vs. muazzam bir özgüven kazanmış bir toplum söz konusu. Ama bunun da ötesinde biz, bize öğretildiği gibi geri kalmış, barbar, hımbıl bir millet değiliz. Bunun için bir tarih tezi ortaya atılıyor ve burada ölçü kaçıyor.
X: Hapisten Çıkış Bütün bunlar hapishanedeki son yılımdaydı. Bu son yılı, aşağı yukarı ilk yılım kadar iyi hatırlıyorum; hele son zamanlarını… Ama ayrıntıları anlatmanın gereği yok. Bir an önce günümü doldurma sabırsızlığıma rağmen, bu son yılın sürgün hayatımın ilk yıllarından daha çabuk geçmesini hiç unutmam. Mahpuslar arasında iyi bir adam
Necip Fâzıl'ın 'Zindandan Mehmed'e Mektup' şiirinde seslendiği, oğlu Mehmet Kısakürek'tir. Mehmet Kısakürek, 1973'te, adına kurulan Büyük Doğu Yayınları'nda babasının kitaplarını çıkarmaya devam eder. Güzel sanatlar eğitimi alan Mehmet Kısakürek'in sanatla, edebiyatla ilgisi, editörlük, grafikerlik ve
Reklam
John Starhurst
Çok çalışan, humma kurbanı da olan misyonerler inatla, bazen de umutsuzca görevlerine sarılıyor ve muhteşem bir ruh hasatına yol açarak özel bir tezahürün, bir dinsel ateş sağanağının gelmesini bekliyorlardı. Ama Yamyam Fiji inatla direniyordu. Kıvırcık saçlı yamyamlar, insan bedeni bolluğu devam ettikçe, tencerelerinden vazgeçmekte
Balina Dişi - Alfa YayıncılıkKitabı okuyacak
LİDERLİĞİN İÇ YÜZÜ VE GÜÇLÜ BİR LİDERLİK ÖRNEĞİ
Sağlıklı Narsisist - Ruhsal Durumu Okuyucusu: 1915 yılının Ekim ayında büyük İngiliz kaşif Sör Ernest Henry Shackleton, sekiz aydır Antarktika'da bir buz kütlesinde kapana kısılmış ve su almaya başlamış olan Endurance gemisinin terk edilmesini emretti. Shackleton için bunun anlamı adamlarıyla birlikte Antarktika kıtasını karadan geçme
Kayıhan pek bir müslümanlaşmıştı, ama Ramazan'da dahi değil oruç tutmak, rakısından bile vazgeçmiyordu. Oruç tutmuyordu, zira 'seferi'ydi: Swissair'in müdürü olarak her gün Esenboğa'ya gittiğinden: Ankara-Esenboğa arası 40-45 kilometre, 'seferi' sayılmanın şartı ise bulunduğun yerden kalkıp 30 kilometre uzaklıktaki bir yere gitmekti. Tamam, 'seferi'liğin ölçütü 30 kilometreydi; ama deve kervanıyla yolculuk ediyor olma durumunda; yani Peygamber zamanında, Arabistan'da. Deve kervanlarının günde ortalama 30 kilometre yol alabiliyor olmaları, aslında ne peygamber zamanına, ne de Arabistan'a mahsustu: Anadolu'daki kervansarayların hepsi de birbirlerine aşağı yukarı 30 kilometre mesafededirler. Sevgili Kayıhan 'sefer,'liğini ciddi ciddi öne sürerken, tabii ki hınzırlık ediyordu; ama başkalarına değil, kendi kendisine; zaten hiç kimseye hınzırlık edemeyecek kadar gönlü bol, eli de açık bir insandı. Sokullu Mehmet Paşa'da inşaattan bir eve girecektik annemle, 40-45 bin liralık bir peşinatla; ama 5-6 bin liralık bir eksiğimiz vardı. Kayıhan'ın yanında da konuşuldu bu. O gece bizde yatıp sabah erkenden çıkıp gittikten bir süre sonra annem salondaki bir sehpanın örtüsünün altında, yanlış hatırlamıyorsam tam 6 bin beş yüz lira buldu: Kayıhan bırakmıştı
297 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.