Başarısız oldum ..
Ne olabilirdi ki benim başarım, ben o koşullara boyun eğip, toplum içinde bana gösterilen yeri alsaydım? Bir ikiyüzlülük, bir sahtelik, bir aldatmaca olurdu bu ‘başarı’—-ben’im, ben olmadan, hatta benliğimi bir kenara atarak, kişiliğimi çiğneyerek elde ettiğim bir şey. Karşılığında kim olduğumu verdiğim bir ‘kimlik’… Bunu kabul etmedim—Şunu bilmeni istiyorum: Pişman değilim; hiç de pişman olmadım. Ama şunu da bil ki, öyle gururlu falan da değilim-olmadım. Kendimden hiç nefret etmedim; ama bir türlü beğenemedim de kendimi. Çok acı çektim ama başkalarına da çok acı çektirdim. Kendimi haklı görüyor değilim; ama kendimi savunuyor da değilim-hele yargılamayı hiç beceremiyorum, kendimi de dünyayı da… Dünya ne ise oydu, ben de ne isem o oldum-uyuşamadık. Hepsi bu…
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
383 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Bir köprü olmak nasıldır?
“Her gün oku, herşeyi oku. Ağaç olmak nasıldır, Van Gogh olmak nasıldır, ikinci dünya savaşına katılmış olmak Nasıldır, öğren! Bir gün hepsi yapboz gibi yapışıp Sana inanılmaz gerçekleri gösterecek.” diye yazmıştı,sevgili Nil Karaibrahimgil bir şarkısında. Düzenli kitap okuma alışkanlığım yokken, bu sözleri, kitaplara bakış açımı fazlasıyla değiştirmişti. İşte bu kitabı okurken de,bir köprü olup tarihe tanıklık etmek nasıldır öğreniyorsunuz.Yazarın betimlemelerinin harikalığıyla Balkan’ların buram buram kokusunu alıyor ve de oraları görmüşseniz gözünüzde en canlı haliyle canlandırıyorsunuz. Nobel ödüllü yazar İvo Andriç’in muhteşem kalemiyle bu eşsiz eseri daha fazla ertelemeyin ve okumaya başlayın. Sağlıkla, huzurla, keyifle, bol okumalar :)
Drina Köprüsü
Drina Köprüsüİvo Andriç · Altın Kitaplar · 19855.7k okunma
Reklam
"Özgürlük ve sağlık bütünleşecek. Öfkeyle cezalandırılan kötülük şefkatle tedavi edilecek. Her şey çok basit ve çok yüce olacak. Çarmıh darağacının yerini alacak. Hepsi bu." (xxvii)
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Belki de kötülüğü ağır basan bir vicdan topalıydı babam, hepsi bu.
Sayfa 18 - Doğan Yayınları
Nasıl tanımazsın?!
“Dokuz yaşında bir çocuğu evine götürdük. Baba sordu: ‘Bu çocuk kimdir?’ Dedik senin çocuğundur. Adam kendi çocuğunu tanıyamadı ve hanımlarına, çocuklarından eksik olup olmadığını sordu. İlk eşi on iki çocuk saydıktan sonra eksik olmadığını söyledi. İkinci eş sekiz, üçüncü eşi onbir ve dördüncü eşi altı çocuk saydıktan sonra, sayılarının tam olduğunu söylediler. Adam bize dönüp, ‘Bu çocuk bizim değil, bizimkilerin hepsi tam, evde,’ dedi. Babanın son cümlesini duyan çocuk başını öne eğdi ve ağlamaya başladı. Sonradan anlaşıldı ki; o akşam komşu çocuklardan biri oynamak için onlara gelmiş, diğerlerinin içine karışmış ve aile bunu dahi fark etmemiş. Bir baba çocuğunu nasıl tanımaz?…”
Sayfa 165Kitabı okudu
“Bedenin, zihnin ve ruhun detoksu; Topraklanma :)
"Toprakla uğraşmak keyif veriyor bana. Ektiğin şeyin büyüdüğünü görmek, ellerinle toplamak inanılmaz bir keyif. Ben küçükken dedem her bahçeyi suladığında, yalın ayak çamurda gezmeme izin verirdi. Saatlerce oynardım bahçede, tepeden tırnağa çamur olmuş bir halde. Sabah namazdından sonra toplardı dedem olgunlaşan sebzeleri. Bakır bir kapta suya koyardı onları. Buz gibi, kütür kütür olurdu hepsi. İnsanı toprağa bunca bağlayan topraktan gelmiş olması mı, yoksa verdiği emek mı acaba? Belki de ikisi birden. Sonuçta insan sevmeye verdiği emekten başlıyor! Ha bu arada Didem Madak okuyor ve gölgesine razı fesleğen olmak istiyorsanız başka çaresi yok; Fesleğen ekip, büyüyecek, sularkende yayılan muhteşem kokusuyla Aşk yaşayacaksınız :)
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.