Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk. Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabanî uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir yandan
Sayfa 20 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Reklam
güzel bir şey Her gün bir güzel şeyi deneyimleyin. Ancak küçük. Ancak önemsiz. Bir şiir oku. Favori bir şarkı çal. Bir arkadaşla gülün. Güneşin geceye doğru son düşüşünden hemen önce gökyüzüne bakın. Klasik bir film izleyin. Bir dilim limonlu kek yiyin. Her neyse. Kendinize dünyanın harikalarla dolu olduğuna dair basit bir hatırlatma yapın. Hayatta bazı şeylerin kıymetini bilemediğimiz bir noktada olsak bile, hazır olduğumuzda bu dünyada zevk alınacak şeyler olduğunu hatırlamak bazen yardımcı olur.
Her gün bir güzel şeyi deneyimleyin. Ancak küçük. Ancak önemsiz. Bir şiir oku. Favori bir şarkı çal. Bir arkadaşla gülün. Güneşin geceye doğru son düşüşünden hemen önce gökyüzüne bakın. Klasik bir film izleyin. Bir dilim limonlu kek yiyin. Her neyse.
Geyikli Gece
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta, Her şey naylondandı o kadar, Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk. Geyikli geceyi hep bilmelisiniz, Yeşil ve yabani uzak ormanlarda, Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan. Hepimizi vakitten kurtaracak, Bir
“Her şey bitmedi bitemez” geceye bir şarkı bırakalım :)
“Her şey bitti, hiçbir şey mi oldular yani? Onun gözünde hiçbir şey olmak ne demek ki?”
Sayfa 246 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
ah! hayat ne karanlık! çocukluğumdaki hiçbir gecenin karanlığı, beni şimdiki görünmez varoluşum kadar dehşete düşürmemişti. tanrım, babam david'e kelimeleri ve sesleri ahenkle bir araya getirmeyi, telleri tıngırdatarak şarkı söylemeyi, tatlı ağıtlar yakmayı lütfettin. bu lütfun sayesinde insanlar göz yaşı döktüler yahut güzelliği takdir ettiler. peki ya bana neden düşünceli, uykusuz ve aç bir zihin verdin? bir böcek nasıl toprakta doğuyorsa, ben de karanlıkta öyle saklanıyorum. korkuyla ve çaresizce, içim titreyerek, her şeyde görülmez bir sırrı görüyorum veya duyuyorum. neden bu sabah? neden güneş sarayın arkasından doğdu ve palmiye ağacını sardı? kadınlar neden bu kadar güzel? kuşlar ne için acele ediyorlar? uçmalarının anlamı ne? kuşlar ve yavrularının acele ettiği bu yer, benim gibi toza dönüşecek mi? hiç doğmamış olsaydım veya tanrı'nın göz ve akıl vermediği bir taş olsaydım, her şey çok daha güzel olurdu. geceye kadar vücudumu yormak için, işçi adamlar gibi, ben de kaleye mermer taşıyorum. ancak şimdi gece geldi. fakat uyuyamıyorum. gidip öylece uzanacağım. phorses; "eğer koşan bir koyun sürüsü, kişinin dikkatini kendine yönlendirirse, akıl allak bullak olur ve o kişi uykuya dalar." demişti. öyle yapacağım.
71 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.