"Gölgeye oturalım," dedi Lord Henry. Hem bu güneşte daha fazla kalırsanız cildiniz bozulur, Basil de bir daha resminizi yapmaz. Yanmamaya özen göstermelisiniz; bronzlaşmak size hiç yakışmaz." Dorian gülerek "Yanarsam ne olur ki?" dedi ve bahçenin neredeyse bittiği yerde bir banka oturdu. "Sizin için bu her şey
"Benim burada ne işim var?" diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? Üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz.
Reklam
296 syf.
9/10 puan verdi
Selamm..Bugün sizlere Zeynep Taşdelen Tenteoğlu kaleme aldığı şahane bir kitapla geldim.Benim yazarın kaleminden okuduğum ikinci kitap ve yine yazarın kalemini çok sevdim.Tarihle harmanlanmış bir aşk romanını okumayı kim istemez ki? Ama bu kitaba sadece bir aşk romanı gözüyle bakmak büyük haksızlık olur.1850’li yılların yaşam tarzını ve o
Levanten
LevantenZeynep Taşdelen Tenteoğlu · İnkılap Yayınevi · 20242 okunma
Drogo, insanların her zaman birbirlerinden uzakta olduklarını fark etti, birisi acı çektiğinde, acısı sadece kendisine ait oluyor, hiç kimse o acıyı birazcık olsun dindiremiyordu; bir insan acı çektiğinde diğerlerinin, duydukları sevgi ne denli büyük olursa olsun, bu yüzden acı çekmediklerini ve yaşamdaki yalnızlığı işte bu durumun oluşturduğunu fark etti.
Sayfa 193 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Dünyada ne kadar çok ses var kâri, bir söz olamamış, bir mana bulamamış ne kadar çok cümle var. Ve dilinin ucuna her geleni hiç düşünmeden söyleyen ne kadar çok insan. Herkes bunca kelamı neden ediyor, niye söylüyor ve neden bu kadar fazla konuşuyor diye düşdüğüm çok fazla vakit oluyor benim. Zira bazen söz silahtan çok daha fazla yaralıyor insanı. Ve geçmiyor o yaralar, iyileşmiyor. Çoğu vakit bir söz yüzünden gözden düşüyor insanlar, gönül kırılıyor, uhuvvet bozuluyor. Belki de bizim imtahanımız söz iledir kâri, söylenmesi gerektiğinde söylenmeyen ve söylenmeyecek vakitlerde söylenen sözler ile...
YANLIŞLIKLA (2.HİKAYE) Eskisi gibi aşkla bakmıyor. Bir şeyler olmuş ama ne olduğunu bir türlü anlayamadım. Son bir haftadır huyu suyu davranışları değişti. Sevgiyle bakan gözlerinden nefret ateşi fışkırıyordu. Yüzüme bakarken boka bakar gibi tiksindiğini fark ediyorumdum. Peki ama neden? Gayet güzel giden ilişkimize ne oldu? Onu kıracak,
Reklam
Vera
Hiç söylenmemiş sözler söylemeli.. El değmemiş,duru sözler sevdiğim için.. Sevdiğim..! Şehir giysilerini kıskanır Ve bu yüzden bürünür geceye Güneş gözlerinden beslenir Ve saçlarını kollar görmek için...
İnsan istiyor ki her şey birbirleriyle bağlantılı olsun, işaretleri takip ederek bir sonuca ulaşılsın ve o anda aydınlanma yaşansın. Ama olmuyor. Babalar ölüyor ceplerinden yanan taşların fotoğrafı çıkıyor, sen o taşların yanlarına gidip oturuyorsun sadece bakıyorsun, bakıyorsun ve evet sürpriz bir bok anlamıyorsun. Kucağımda anlamlandıramadığım milyonlarca şeyle beraber oturuyorum, hiç bilmiyorum Osman.
Sayfa 35
944 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Ne okudum ben böyle ne okudummm
O son neydi öyle, ağlayasım var ühüüü Demir Alev, Empyrean Serisi'nin heyecan verici ikinci kitabı. İlk kitapta Violet ve Xaden'ın macerasına tanık olduğumuz bu serüvende, ikili bu kez daha da zorlu sınavlarla karşı karşıya kalıyor. Demir Alev'in merkezinde, Violet ve Xaden'ın karmaşık ve tutkulu ilişkisi yer alıyor. İlk
Demir Alev
Demir AlevRebecca Yarros · Olimpos Yayınları · 202497 okunma
86 syf.
·
Not rated
Hiçlik ya da Her şey.. ‘’Bazı zamanlar da kendisiyle kalabilmeyi çok özlüyordu. Hayatın o müthiş cilvesi olan telaşlardan sıyrılıp hiç bir şey yapmamak....’’ Kadın, erkek egemen dünyasının içinde kendine bir parçalık yer bulabilmek içinde belki de varlığını kabul ettirebilmek için çırpınıyordu yine.. Boş vermişliğin, bıkmış lığın, çocukluk travmalarının, yalnızlığın ve sevgisizliğin içinde yaşayıp gidiyor kendisi.. Adı yok yine.. Ona Genç kadın diyelim, sabah kalkıyor işine gidiyor, kendini cezalandırıyor, sahte gülüşlerin ardında plazaların katları yükseldikçe insanlıktan gittikçe uzaklaşan suretlerinin arasında işini yapıyor.. Her anı izleniyor çünkü insanlar başkaları hakkında konuşmayı seviyor! Çalışma hayatının zorluğunu burada size aktarmayacağım elbette ama karakterimizin işyerinde yaşadıklarıyla sinirlenmemek elde değil.. Günün yorgunluğunu atacağı anda evindeki sessizlikle kedisi Hector’un olmayışını fark ediyor.. Adımları onu Kaybedilenleri Bulma Ofisi’ne yönlendirir. Şansının döneceğini düşündüğüm an da kitap bambaşka bir sonla karşılıyor bizi... En başından sonun kadar Post modern bir okuma keyfi sunan eser, bilinç akışı tekniği kullanılarak yazılmış olmasına rağmen gayet akıcıydı. Hatta normalde sıkılırım ama daha uzun olmasını diledim. Genç bir kadının iç dünyasına konuk olurken günlük hayatımızdan izler taşıyan, bir nefeslik ama sorgulamalarla dolu bir okuma keyfi..
Hiçlik ya da Her Şey
Hiçlik ya da Her ŞeyTuğba Saydam · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 2024140 okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.