"Biliyor musun Kokytos, sevgi iyileştirir diye diye zehirli kişilikleri iyileştirme yolunda öldürülenler var. Yine konuşmayı bilmeyenler ve laftan sadece görünen kısmı anlayanlar yüzünden...
Sevgi iyileştirir ama her şeyi veya herkesi değil. Sevginin iyileştirmediği insanlar var.
Sana kötülük ettiğinde bile nezaketle dönüt verdiğinde,
Korkunun olduğu yerde aşk yok. Cesarettir sevmek. Düzenlere, oyunlara, kötülüklere meydan okumaktır. Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan, bencilliği hiçe saymaktır. Bir başka açıdan da inanmaktır sevmek. Gerçekten inanmaktır, tüm inanmaktır. İnsan sevince; sevdiğine bütün varlığı ile teslim olamamışsa, yeteri derecede sevmemiş demektir. Ve ona kayıtsız
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin.
_Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur.
_Sağlıksız bir zihinle ne
günce,
"acının ve sevginin barındığı her yürek
şiire biçilmiş bir kaftandır."
diyor meskur bey. ünlü bir şair olma hevesiyle yanıp tutuşan meskur bey. ama asla acibe'nin yüreğindeki toprağı eşeleyip çiçekler açtırmıyor. acibe kendi şiirleri ile eşeleyip kanatıyor kamburunu. doğruluyor yerinden. dimdik oluyor her zerresine kadar.
- Türkiye'nin İsrail'i kabul etme hususunda "sıraya girmesi" mecburî miydi?
- Türkiye'nin kabul etme hususunu ayrı değerlendiriyorum. Türkiye çok daha eski tarihlerden itibaren Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden dönemde Siyonizm davasına o dönemin uluslararası siyasî dengeleri icabı çok fazla belli etmemeye çalışarak can-u
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
Maksim Gorki' nin "Çocukluğum" otobiyografik romanı.. enfesti.
Aleksey' in çocukluk hikayesi. Ne ağır travmalar var eserde, başta bunu belirtmek istiyorum. Hata yapmanın bedeli, dayak. Hiçbir şey yapmasanız da, yapmışsınızdır. Zaten kimse de dinlemiyor sizi. Bir şekilde o evin içinde dayakla tanışıyorsunuz. Anne, anne gibi
Rabbbimizin bizleri huzûr-i ilâhisine kabûl buyurması da ancak “kalb-i selîm” ile mümkündür.
Kalb-i selîm, mâsivâdan arınmış ve mücellâ bir ayna gibi Hakk’ın cemâlî sıfatlarının tecellîgâhı hâline gelmiş bir kalbdir. Hak Teâlâ, kulunun kalbinde cemâlî sıfatlarının tecellîlerini görünce onu sever ve ondan razı olur.
İşte böylesine kıymetli olan