Görsel dünyayı işitsel dünyaya anlatmak...
Gertrude'a  üflemeli, yaylı ve nefesli çalgıların farklı tınıları olduğunu ve bunların her birinin kendi tarzında,  az ya da  çok yoğunlukta, en tizden en pese tüm ses gamını sunabildiğini söyledim. Doğayı da zihninde aynı şekilde temsil etmeye çağırdım: Kırmızı ve turuncular korno ve trambon; sarılar yeşiller keman, çello ve bas; morlar ve maviler flüt ve klarnet ve obua seslerine benziyordu. O andan itibaren şüphelerinin yerini içsel bir coşku aldı. "Çok güzel olmalı!" dedi. Sonra birden, "Peki ya beyaz? Beyazın neye benzediğini anlamiyorum..." ... En sonunda, "Peki madem, beyazı tamamen saf, renklerden azade, yalnızca ışıktan ibaret bir şey olarak düşün, " dedim. "Siyahsa, tam tersine renklerden büsbütün kararacak kadar renk dolu..." ... Böylece, onun sayesinde sürekli olarak görsel dünyanın işitsel dünyadan ne kadar farklılık gösterdiğini ve ikisi arasında yapılan tüm karşılaştırmaların ne kadar eksik ve kusurlu olduğunu deneyimliyordum. ...
Honore De Balzac
BALZAC Honore de (Tours 1799- Paris 1850) Fransız yazarı . Asıl adı Bernard François Balsa 'dır. Oratoryen tarikatına bağlı Katolik rahiplerin yönettiği bir okulda altı yıl öğrenim gören Balzac 'ın çocukluğu , genel olarak aile çevresi dışında geçmiştir. Asıl mesleği hukukçuluktur. 1821 yılına kadar yazdıkları ilgi görmemesi
Reklam
''........Hayatta her şeyin bir sebebi olmalı mı sizce? Ya da biz, hayatlarımızla ilgili sebeplere hakim miyiz? Bilmiyorum ... Bilmemek çok güzel bir şey, biliyor musunuz? Bilmiyorum, bilmiyorum ... Çünkü bilmem gerekmiyor ... Bildiğim şeyleri de artık bir an önce unutmak istiyorum ... Yine ve her zaman sizi düşünmek istiyorum.''
Sayfa 104
Sonraki gün Kral'ın emrettiği gibi Arkad huzuruna çıkar. 46 yaşında olmasına rağmen dimdiktir ve dinç gözükmektedir. "Arkad," der Kral. "Senin Babil'deki en zengin adam olduğun doğru mudur?" "Öyle diyorlar ekselansları. Kimse karşı çıkmıyor bu söylenene." "Nasıl bu kadar zengin oldun?" "Bu güzel şehrin her vatandaşına sunduğu imkânlardan yararlanarak." "Başta hiçbir şeyin yok muydu?" "Sadece zengin olma arzum vardı. Onun dışında hiçbir şey." "Arkad, çok az sayıda insan zengin olmayı biliyor ve sonra da bu zenginliği tekelleştirdikleri için diğer vatandaşlarımız çok mutsuz. İnsanlar kazandıkları altını nasıl ellerinde tutacaklarını bilmiyorlar. Babil'i dünyanın en zengin şehri yapmak istiyorum. Bu yüzden de şehirde bir sürü zengin insan olmalı. Herkese nasıl zengin olabileceklerini öğretmemiz gerekiyor. Arkad, söyle bana, zengin olmanın sırrı nedir? Öğretilebilir bir şey mi?" "Oldukça kolay, efendim. Bir insanın bildiği bir şey başka birine öğretilebilir."
Sonraki biriki gün Frodo evrakını ve yazılarını Sam ile birlikte gözden geçirdi ve anahtarları teslim etti. Düz kırmızı, deri kaplı koca bir kitap vardı; koca sayfalan artık neredeyse tamamen dolmuştu, îlk başlar, Bilbo'nun ince, dolaşık yazısıyla doluydu; fakat çoğu Frodo'nun sıkı, akıcı yazısıydı. Kitap bölümlere ayrılmıştı fakat
"Ee Saruman'" dedi Gandalf "Nereye gidiyorsun?
"Sana ne?" diye cevap verdi Saruman "Hâlâ benim nereye gidip geleceğimi sen mı tayın edeceksin, benim mahvolmam sana yetmedi mP" "Soruların cevaplarını biliyorsun, dedi Gandalf "hayır ve hayır. Fakat her halükârda, benim çabalarım sona eriyor Yükü Kral üstlendi Eğer Orthanc'ta bekleyeydın onu görebilirdin, o da
Reklam
493 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.