“Ben de hayata bir kere daha başlamaya hazır hissettim. Sanki o müthiş öfke seli beni tertemiz, umudumu anlamsız kıldı ve bütün izleri ve yıldızlarıyla parıldayan karanlık gökyüzünü seyrederken, ilk defa, ilk defa evrenin iyi niyetli aldırmazlığına gönlümü açtım. Bu kadar kendim gibi, dahası, böyle kardeşçe hissetmek, bana şimdiye dek mutlu ve hâlâ mutlu olduğumu fark ettirdi. Her şeyin tamamlanması, benim daha az yalnız hissetmem adına, umut etmek için geriye kalan tek şey, infaz günümde devasa bir kalabalık ve onların beni nefretle uluyarak karşılamasıydı.”
Ne Gelir Elimizden Insan Olmaktan Başka
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da. Hiçbir şey! Kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarında Yıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıyla Dönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşık Menekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklara Mor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler
Sayfa 247 - Kimlik dediğim!Kitabı okuyor
Reklam
Annegret = Ben
Annegret, varoluşuna bir dönüm noktası getirecek olayı bekliyor. Bu konuda başkalarının görüşlerine de güçlü bir şekilde bağımlı. Ancak sürekli olarak, travmatik geçmişi ve iflah olmaz bugünü düşünüp durduğu için bir kısır döngü içine sıkışmış durumda. Sürekli düşünme süreci içinde Varlık parçalıyor ve bu yolla kendi sanal dünyasını oluşturuyor. Sonuç olarak da bir bütün olarak algılanması gereken şeyi, parçalara ayrılmış halde algılamaya zorlanıyor. O artık sadece karşıtlıklar biçiminde algılayabiliyor: iyi-kötü, kurban-katil, hak-haksızlık, inanç-kuşku, gerçekleşme-hayal kırıklığı, geçmiş-bugün. Onun algıları, bu kutuplar arasında oradan oraya sürüklenip duruyor. Bu karşıtlıkların herhangi bir ucuna ne kadar çok yaklaşırsa hayatı da o kadar şiddetli bir sarsıntı geçiriyor. O zaman da her şey kuşkulu, belirsiz, boş, anlamsız hale geliyor. Algılarının bu ikili durumuna hapsolduğundan, sonunda yapabildiği tek şey, kendisiyle ve gerçeklikle bir özdeşleşme ortaya çıkmayacak şekilde bütün gerçekleri birleştirmek oluyor Sonuçta da kendini, kendi hayatının dışında kalan biri, kendi hayatında bir yabancı olarak hissediyor, ama kesinlikle öyle değil.
bazen, hayat
Bazen hiçbir şey göründüğü gibi değil. Bazen, ömür dedikleri öyle upuzun saatler, günler, aylar, yıllar, yaşlar, bir sürü suratlar, şehirler, bitmez yollar değil. Seneler bir yolunu bulup geçirilir. Bu şehirden o şehre kaçıp gidilir. Mevsimler değişir. Yağmurlar yağar. Birkaç yabancı gelir ve gider. En sonunda akılda, yürekte, hatırda kalansa
Sayfa 26 - BAZEN, HAYAT / Aysu AltaşKitabı okudu
* İkimiz olduktan sonra, bütün bu hüzünler, sıcak bir yakınlaşma için bahanedir. * İlk yalanı söyledikten sonra bir daha konuşmamalı insan. * Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşunkalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım. * “Önce Kelime vardı,” diye başlıyor
Baştan Sona Dikkatle Okunmalı..
Öldüğüm zaman Senden çok uzaklarda olacağım Kara haberi Aylarca sonra duyacaksın Çok sevdiğin İstanbul'un İstiklal Caddesi'nde Tanıdığın herhangi bir kimse -O ölmüş
Sayfa 567Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.