Çok okurdu, çok bilirdi. Bu yüzden bu kadar umursamazdı zaten. Herşeyin farkındaydı, ne acı ama. Büyük resmi en uzaktan görüyordu. Anlamsızdı herşey, seviştiği bütün insanlar hiçti, güldüğü bütün anlar, üzüldüğü, ağladığı, tadına baktığı bütün duygular, yaşadığı, gördüğü her yer ve her insan, hepsi hiçti aslında. Öleceği günü sabırsızlıkla bekliyordu, ama hiç bir zaman bunu kendisi sonlandıramadı, her ne kadar düşünsede belkide doğası gereği hayatta kalmaya çalışıyordu, veya arkasında bırakacakları için üzülüyordu, ama bu da hiçti aslında, çünkü o öldükten sonra bunların hiçbirini bilemeyecekti zaten. Çok okurdu, ama bütün bu okudukları toprağa karışacaktı, bir ağaç yaprağında can bulacaktı belkide, hiç bir şey ifade edemeyen düşünceler. Bir sonbaharda kopup gidecekti yine toprağa, sonsuza kadar bu böyle devam edecekti. Defalarca kez başka düşüncelerle birlikte parçalanıp, karışıp, anlamsız olarak bir yerlerde can bulacaktı. Asla tek parça haline gelemeyecekti artık, bundan dolayı asla bir daha "O" olamayacaktı...