Aklın sonunda kendi dayanaklarını ve kendi kendini kemirdiği süreç anlaşılmak isteniyorsa, kendi kendini yok eden kavramsal özlü bir ilke göz önüne getirmek gerekir. Kesinliğin imkânsızlığını ilan etmekle yetinmeyip, fikrini bile dışlayarak; hatta daha da ileri gidip her türlü barizlik biçimini reddedecektir; zira barizlikler koptuğu varlıktan ileri gelir; bu kopuş ise şüpheyi doğurur, tanımlar ve pekiştirir. Olumsuz da olsa, dolaysızlık içinde kökleri olmayan ya da bir körleşme arzusu icap ettirmeyen hiçbir hüküm yoktur; bu körleşme olmadan akıl kendini sabitleyebildiği aşikar hiçbir şey çıkarmaz ortaya. Gözleri kamaşmaktan tiksindikçe, şu veya bu öneriyi bir başka öneri kadar ucuz ve onun kadar boş telakki eder. En ufak bir benimseme veya rıza, kendini hangi veçheyle gösterirse göstersin, açıklanamaz, duyulmamış, tabiatüstü görünür ona; belirsizliğe ihtimam gösterecek; bir nebze zaafın ve ne tuhaf ki hayat doluluğunda karıştığı bir gayretkeşlikle belirsizlik sahasını genişletecektir. Kuşkucu ise sevinir buna; zira her şeye rağmen hayatla biraz suç ortaklığının uç verdiği şu soluk soluğa gayri muhtemel arayışı olmaksızın, ancak bir hortlak olurdu. Kaldı ki bu hale gelmeye hayli yakındır, çünkü şüphe edecek malzemenin kalmadığı, her şeyin dağılıp uçuştuğu ana kadar şüphelenmesi gerekir; ve de, bizzat baş dönmesini bir barizlik artığıyla, göstermelik bir kesinlikle bir tutarak, cansızın da canlının da eksiklerini ölümcül bir kesinlikle idrak edecektir; özel olarak da iddialarını ve yetersizliklerini onun üzerinden bizzat ele verecek olan melekelerimizin eksikliklerini…
Her şeye rağmen ondan gerçek,sahici bir duygu kopartabilmiştim sonunda:nefret ne dizginsiz öfke!
Reklam
Kapalı bir mahzende sızan bir ışık parçası, yıkık bir duvarın taşları arasında açmış sıska bir çiçek, her şeye rağmen bir varlık, bir tesellidir.
Sayfa 224
Bazen hayat yorar insanı, Şarkılar yorar, Beklemek yorar, Özlemek yorar, Affetmek yorar, Hoş görmek yorar, Boş vermek bile yorar, Ve insan susar, Her şeye, herkese rağmen, Elinden gelen tek şeyi yapar, Bağıra bağıra susar.. -Can Yücel
Bir kırgınlığı açık etmek, her şeye rağmen barışma arzusundan başka nedir ki?
“Bu kirlenmiş dünyayı yaşanılır kılan nedir bilir misin? ‘İncinsen de incitme.’ diyen. Hacı Bektaş Veli, ‘Yaradılanı sev, yaradandan ötürü.’ diyen. Yunus'u,
Reklam
Kardeşi Theo'ya şunları yazmış:
"Birçok kişinin gözünde ben neyim, bir hiç, bir delibozuk veya münasebetsiz bir adam, toplumda hiçbir konumu olmayan ve asla olmayacak biri, kısaca, adinin adisi. Tamam o zaman, bu tümüyle doğru olsa bile, bir gün eserlerimle, böyle bir delibozuğun, böyle önemsiz birinin yüreğinde neler olduğunu göstermek isterim. Kırgınlıktan çok sevgiye dayanan, molgre tout (her şeye rağmen), tutkudan çok dinginlik duygusundan kaynaklanan arzum budur."
Sayfa 7 - Giriş Bölümü
"Her şeye rağmen sıcaktı güneş. Her şeye rağmen üstesinden geliyordu insan. Hayat bir şekilde, günleri birbiri ardına eklemenin bir yolunu buluyordu, her şeye rağmen."
Aslında her şeye rağmen onu affedeceksin ama biliyorsun ki o hiç gelmeyecek . Bunu ancak sevmemiş insanlar yapar..
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.