Kitabı geçen aylarda bitirdim. Karakterin annesinin ölümü değil, diğer her şeye yaklaşımını, bakış açısını hiç yadırgamadım. Zaman zaman kızdım, ama en toplum tarafından kabul görmeyecek düşünceyi ifadesiz bir şekilde okuduğum da oldu. Herkes gibi hissetmek zorunda mıyız? Hissetmediğimizde bedeli böyle ağır mı olmalı?
Her insanın aklında
(bu uzun bir incelemedir. okuyana/okuyanlara şimdiden teşekkür ederim..
incelemeyi uzun diye okumaya üşenen varsa incelemeyi ses kaydına alıp da buraya ekleyebilirim. maksat inceleme konusunda daha fazla insan bilgi/fikir sahibi olsun..)
12 haziran 2024 tarihinde uygulamada
Bu gönderiyi alıntılama sebebim.... çok komiksinizzz laaaaa gerçekten....
al sana kaynak
Günümüzde İslam dininin ilk olarak Türklere ne şekilde ve hangi şartlarda geldiği pek bilinmez, bilinmesi de istenmez. Ancak, bu topraklarda yaşayan bir çoğumuzun bilmediği, ya da bilmek istemediği bu tarih, aslında ders diye anlatılan o taraflı tarihi
Türkler için "sıradan" olan şey herhangi bir dine geçmektir. İslamlaşmanın bu bapta olağan dışı bir tarihselliği bulunmaz, sadece sonuçları diğerlerinden çok farklı olduğu için şu anda böyle bir çalışmada konuyu tartışıyoruz.
Bilgilendirici güzel hikayeler ve güzel sözlerin olduğu bir kitap okudum. Bu kitaba sadece kişisel gelişim demek yeterli olmaz, birçok hastalık tanımı ve belirtilerini öğreniyoruz ve bunları öğrenirken hiç sıkılmıyoruz çünkü yaşanmış hikayeler eşliğinde okuyoruz.
İlk hikayede, bize önemsiz gözüken şeylerin yokluğunda ne kadar da önemli olduğunu
Temür, Osmanlı ordusundaki Tatarları elde etmişti. Ülkeleri Osmanlı ülkesine eklenen Anadolu beğleri Temür ordusunda idiler. Bunlar Osmanlı ordusundaki erlerini Temür tarafına çekeceklerdi. Yıldırım'ırı oğulları da babalarından memnun değildiler.
Temmuz sıcağında savaş başladığı zaman durum işte bu merkezde idi. Çağataylılar, oklarıyla