Rubert spira/ Spira, The Heart of Prayer (Duanın Kalbi)
Rupert Spira
Duanın Kalbi/ kitabı..
Duanın Kalbi'nde, aradığımız huzur ve mutluluğun kendi varlığımızı bilmekte bulunabileceği anlayışını detaylandırıyor. Farkında Olmanın ve Kendim Olmanın Farkında Olmanın bilgeliğinden yararlanan bu yeni cilt, meditasyonun bir başka temel yönünü, Tanrı ile birlik olarak bilinen ve geleneksel olarak dua yoluyla yaklaşılan şeyi araştırıyor. Çoğu insanın paylaştığı, bizim ayrı bir kişi olduğumuz, uçsuz bucaksız bir dünyanın küçük bir parçası olduğumuz inancı, bizi Tanrı fikrini dünyanın ötesine, kendimizden sonsuz bir mesafeye yansıtmaya yönlendirir. Bu kişi olarak Tanrı ile adanmışlık ilişkisine gireriz, Tanrı'ya teslim oluruz. Kendimizi sınırsız, samimi bir varlık, Tanrı'nın varlığı, var olan her şeyin tek gerçekliği olarak anladığımızda, Tanrı'dan ayrı olmadığımızı görürüz. Bizim Allah'a olan hasretimiz, Allah'ın bize olan hasretidir.
kitap bize nihai Gerçeğin nerede yattığını ve bunun hiçbir düşüncenin, duyumun, duygunun veya hatıranın farkında olmadığımız kalplerin Kalbinde olduğunu hatırlatır: sadece Varlığın Farkındalığı vardır. Bize dünyayı nasıl gördüğümüzün zihnimizde olanlara bağlı olduğunu hatırlatır. Zihin boş olduğunda dünyayı farklı görürüz..
...Verity...?
Kanım ve bedenim dondu... Çünkü şuan sert bir Tokat yiyip ne olduğunu şaşırmış gibi hissediyorum... Aslında yazacak çok şey söylenecek çok his var ama bu kitap sadece duvara baktırıyor... Öncelikle yazarın iyi olduğunu biliyordum ama bu kadarını bilmiyordum... Ters köşe yapan kitapları okudum ama böylesini daha önce hiç görmemiştim. Aynı şekilde psikolojik, gerilim tarzı kitapları da daha önce çoğu kez okudum ama ilk defa bir kitapta biri beni izliyor ya da kovalıyor gibi hissettim. Kendimi lowen'ın yerinde ve veritynin gözleri altında hissettim ve bu aşikar olduğumuz,gece ışığı kapatınca bir canavar gelecekmiş hissi gibi...🤠
Bunun dışında, deminden de dediğim gibi bunun gibi çok şaşırtıcı kitabı var colleen hoover'ın ama her biri ayrı şok ediyor. Ve bu kitapta da 5-10 sayfada her şeyin değiştiğine inanamıyorum... Bu kitap bende çok şeyi sorgulattı ve aklımda bir çok soru işareti bıraktı...
Gerçek ne?
Gerçek olan hangisi?
Hangi hisler gerçek?
Hangi kelimer ya da olaylar manipüleydi...
Genel olarak bu kitap yorumdan da belli olduğu gibi yorumsuz sessiz ve şok içinde bıraktı beni. Ve gerçekten tokat yemiş gibi ne olduğumu şaşırdığım bir 2 gündü...
Bir solukta okuyup hayatı sorgulamak ve iyi, hatta harikulade bir yazar görmek istiyorsanız naçizane tavsiyemdir.
Madem öyle, Asrın Tok ve Diamond Tema tartışması hakkında ikisini de reddeden ve bir çırpıda söyleyebildiğimiz kısa bir değerlendirme yazalım.
Önce herkesin kabul edeceği şu zorunluğu belirtelim ve buna dayanarak ilerleyelim: Şeriatı tartışmak isteyenlerin, önce şeriatın kendisi her ne ve nasılsa onu öyle anlaması ve ancak bundan sonra
Ruhum Gel
Bizim içimiz sonsuz alemlerle doludur.
Bunu en iyi kim anlar aşık olan anlar.
Bir kişi aşık olduğu vakit bu vücudun aslında çok küçük bir şey olduğunu ve içindeki devasa alemleri zoraki taşıdığını ancak taşıyabildiğini anlar.
Asıl büyük alem insanın gönlüdür.
O Allah'a dosttur. Allah'a dost olduğu için kuluna dosttur.
Allah'a
TAOCULUK
Çin kökenli dinî-felsefî sistem.
Taoculuk (Taoizm, Daoizm), Konfüçyüsçülük’le birlikte 2000 yıldan fazla bir süredir Çin’de hayatın her alanını biçimlendirmiş iki büyük yerel dinî-felsefî sistemden biridir. Temelinde “yol” mânasında tao (dao) kavramının yer aldığı Taoculuğun Çince karşılığı Dao-cia’dır (yolun nesli). Kökeni eski Çin
Hani ilk sayfadan itibaren bir kitabı sever ve ona aşık olursunuz ya. Hani bitmesini istemez ama diğer sayfaya geçmek için sabırsızlanırsınız. İşte ben bu kitabı yazarken öyle bir kitap okuyor gibiydim. İlk kelimeleri yazmaya başladığımda heyecan sardı. Bitirmek istemedim ama her güzel şeyin bir sonu vardı.
55 gün gibi kısa bir sürede en hızlı yazdığım kitabım. Kurgusu ve olay akışı beni o kadar çok heyecanlandırıyorduki yazmak tıpkı okumak gibiydi.
Telepati, telekinezi ve gerçek hayatın bir araya gelmesiyle ortaya çıkan içsel çatışmaların verdiği inanılmaz kararlar beni oldukça heyecanlandırmıştı.
Alamet 
Erkan Aksu
