Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evet, dedim, her zaman, ama her zaman, bir gün evveline göre daha fazla yaşayabilir insan. Neden olmasın? Daha uzun değil, daha huzurlu değil, daha fazla; belki kısacık ama daha fazla...
Düşünceleriniz ve hisleriniz arasındaki ilişki. Duygudurumunuzdaki değişikliklere neden olanlar olaylar değil, algılarınızdır. Üzgünseniz, düşünceleriniz olumsuz olayların gerçekçi bir yorumunu yansıtacaktır. Depresif ya da kaygılıysanız, düşünceleriniz her zaman mantıksız, çarpıtılmış, gerçekçi olmaktan uzak ve hatta sadece yanlış olabilir.
Reklam
280 syf.
10/10 puan verdi
Düşerken tutunduğunu bırakamazsın, unutamazsın, vazgeçemezsin..
Allah kimseyi düşürmesin diyelim öncelikle. Ama Düşersek de tutunduğumuz yürekler İnşaAllah hep vefâlı, vicdanlı, merhametli olur. Esselâmu aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berekâtûhû .. بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Her ne kadar dini kitap olmasa da düstur üzere böyle başlıyoruz yorumlara hep. Çizgimizi bozmayalım.. ☻ En
Düşerken
DüşerkenTarık Tufan · Doğan Kitap · 20226,2bin okunma
Barış her zaman savaştan iyidir. Eskilerin dediği gibi, kutsal olan savaş değil, barıştır.
Sayfa 132Kitabı okudu
321 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Beklenmedik Bir Aile Hikayesi
Birkaç bilgi vermemde fayda var diye düşünüyorum öncelikle, okumayanlar için. Eğer ki geniş, kapsamlı aile hikayelerini okumayı seviyorsanız (nesilleri kapsayan) bu kitap gerçekten size göre. Yazarın senaryoyu ele alış şeklini
Jonathan Franzen
Jonathan Franzen
,
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
gibi yazarlara benzettim biraz. Ama yine de her ne kadar güzel bir dili olsa da, belki mizahi öğelere daha
Oscar Wao'nun Tuhaf Kısa Yaşamı
Oscar Wao'nun Tuhaf Kısa YaşamıJunot Diaz · İthaki Yayınları · 2020141 okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Bu Coğrafyada, Bu Hayatta
Kitap yazarın kitabın karakterlerinden biri olan Ethem'e ithaf etmesiyle başlıyor aslında, Ethem'in öyküsüyle değil. Aklıma daha bu ithafı okurken Anna Karenina geldi istemsizce. Tolstoy'un rüyalarına girmiş, kendi acısınının hesabını soran Anna Karenina gibi, Ethem de aklına takılmış Şermin Yaşar'ın. Aslında bu iki cümlelik
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,237 okunma
Reklam
Çukur
Modern Kore edebiyatından Çukur! Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır. Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
Zaman doğrusal değildir
Zaman doğrusal değildir. Her şey eş zamanlı mey­dana gelir. Her şey eş zamanlı gerçekleştiği için, gelecek geç­mişimizi etkileyebilir. Bir değil, sayısız gerçeklik vardır.
Sayfa 85
Foto'nun sadece doğrusal değil dalgasalda olması gibi
Zaman bizim algıladığımız gibi doğrusal işlemi­yor, her şey eş zamanlı gerçekleşiyor. Sadece geçmiş geleceği değil, aynı zamanda gelecek de geçmişi etkiler. Aklımız bunu idrak etmekte biraz zorlanabilir, çünkü şimdiye kadar hep zamanın geçmişten gele­ceğe, doğrusal bir biçimde ilerlediğini düşünmüş­tük. Şimdiyse bunun tam tersinin de mümkün olması, aklımız için şaşırtıcı. John G. Cramer'in hi­potezi birkaç kez doğrulanmakla kalmamış, ayrıca kuantum fiziğinin içindeki bazı tezatların açıklan­masını da mümkün kılmıştır.
Kuantum fizik­ çilerinin yaptığı nefes kesici bir buluş, hayatımızı her an tamamen değiştirebileceğimizi ve istediğimiz her şeyi gerçekleştirebileceğimizi, bize bir kez daha gösterdi.... Bu arada kuantum fiziği, kuantum dalgası denilen şeyin, örneğin düşünce ve inançlarımızın, sadece fi­ziksel olarak yayılmakla kalmayıp zaman içine de yayıldığını bulmuştur. Yani inançlarımız sadece yer değil, zaman da değiştiriyorlar (zaman dalgaları). Demek ki "normal kuantum dalgası" diye adlan­dırdığımız, geçmişten geleceğe giden kuantum dal­ gaları var.
Sayfa 79
Reklam
Vallahi sensin Miller
Eğilimlerini boğmakta direnirsen, sonunda bir balgam parçası olursun. Sonunda seni tıkayan par­çayı tükürürsün, ancak yıllar sonra anlarsın bunun balgam değil de kendi öz benliğin olduğunu. Bu yi­tince de hortlakların kovaladığı bir manyak gibi ka­ranlık sokaklarda koşturur durursun. Tam bir açık yüreklilikle her zaman şöyle diyebilirsin: «Ne yap­mak istediğimi bilmiyorum.» Yaşamın sırat köprü­sünü aşabilir, dürbünün ters ucundan çıkabilirsin. O zaman her şeyin ötende durduğunu görürsün, tutamayacağın kadar uzakta, şeytanca çarpılıp bi­çim değiştirmiş. Artık oyun bitmiştir. Hangi yöne gitsen kendini bir aynalı geçitte bulursun, deliler gibi sağa sola koşarsın da bir çıkış aramak için, pek beğendiğin kişiliğinin görüntüleriyle karşılaşırsın her yerde.
Sayfa 287 - Telos YayıncılıkKitabı okuyor
Çocuklarda görülen travmalar part 2 ve son :)
Çocukların ilk okula başladıkları sürece kadar yaşadığı gördüğü her şeyi bilinç altına alır ve neyin doğru ve yanlış olduğunu bilmeden her ortamda konuşabilir. anne ve babanın odada yaşadığı birlikteliğe şahit olan bir çocuk uzman hekimler tarafından kontrol altına alınmalıdır. tuhaf fakat ciddi sorunlardır. Ergenlik:) Artık çocuklar karşı cinse ilgi duyarlar. Regl dönemler başlar , aşklar araya girer. Neyin doğru ve yanlış olduğu anlaşılır. fakat aşk aynı zaman da insana korku da getirir. Ben onu istiyorum ama ailem duyarsa biterim. Bu çocuklarda özgüven eksikliği meydana getirir. bir sorumluluk sahibi olurlar artık. En basit sabah yataklarını toplamak. Ebeveynler bunu zorunlu kılarsa yani onu yapmak için mecbursun şeklinde yaklaşırlar ise o çocuk mecburi bir şekilde yatağını toplamadığı zaman " annem/babam/ kesin bana kızacak" direk kendilerini karanlığa gömerler. O yüzden ne yapıyor bu bilinçsiz hatta daha kibar bir şekilde söyleyeyim Bu salak ebeveynler çocuklarını kısıtlayarak , onlara bir işi mecburi kılarak üstlerine giderlerse bu onlara karşı yapılan bir iyilik değil kötülüktür
Ne kadar üzüldüklerini sana söyleseler de hoşlarına gidiyor eksik olman. Kendilerinin bile bundan haberi yok tabii. Bunu asla itiraf edemezler, bilmezler de. Değişik bir haz duyuyorlar sanırım; hayatlarında şimdilik şükredecekleri bir sebep, bir dayanak olarak görüyorlar. Bana sorarsan Allah'a daha çok sığınmalarını bile sağlıyor başkalarının başına gelen kötü şeyler. Televizyonlarda ve gazetelerde kötü haberlerin dikkat çekmesi; en çok izlenen, en çok okunanların onlar olması biraz da bu yüzden. İnsanlar böylece kendi hayatlarında ne kadar güvende ve mutlu olduklarını hissediyorlar. Sence de öyle değil mi? Hep şükredecek bir şeyler arıyor bu insanların gözleri, bu yüzden bizim gibilerin acılarına derin derin bakıyorlar. Buram buram kokluyorlar acıyı, içlerine çekmeye çalışıyorlar. Ya da ne kadar üzgün olup olmadığımı izleyerek, ölmüş birini ne kadar sevmiş veya sevmemiş olduğunu anlamayı deniyorlar. Üzülmek ve birini sevmek sanki her zaman birbiriyle alakalıymış gibi. Bu yüzden, cenazelerde de kim, ne kadar ağlıyor diye bakıyorlar gözlüklerinin arasından. Ağlamayanı taşlıyorlar bakışlarıyla. Oysa hiç üzülmeden de sevebilir insan. Sevdikleri ölünce yas tutmak yerine kutlama yapan toplumlar var. Bilmezler ki. Sığ fikirliler ne anlar, insan olmaktan..?
Sayfa 148Kitabı okudu
Ama zaten dünyanın bütün nefret suçları da simgesel temelli değil miydi? Kurbanlar katillerin gözünde her neyi simgeliyorsa, o yüzden saldırıya uğramıyorlar mıydı? Kişisel bir mesele değildi nefret suçu. Nesnel bir şiddetti. Kurbandan nefret etmek için, onu şahsen tanıyarak zaman kaybetmeye gerek yoktu. Havada uçuşan genel nefretten bir kaç doz koklamak yeterliydi.
172 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
herkes biraz otomatik portakal
Fazla popüler olması nedeniyle hep erteleyip insanların rahatsız edici olarak nitelendirmeleri nedeniyle de okumama kararıma sadık kalamayıp başladığım bu kitap. Bu kitap benim en sevdiğim kitap. Ama en çok neresi biliyor musunuz? Alex'in sonsuz kinini kustuğu, yaparken hiçbir duygu hissetmediği günahların güzelleştirilerek, kanı memeden yeni
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,8bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.