Bizim yerimizi kimin alacağını kim bilebilir, sadece her zaman birinin yerimizi alacağını biliriz; her durumda, her koşulda, ne yaparsak yapalım, aşkta, dostlukta, işte, nüfuzda, hakimiyette, hatta sonunda bizden bıkan nefrette; yaşadığımız evlerde, bize razı olan kentlerde, bizi ikna eden ya da kulağımıza gülen, marıldanarak onaylayan, sabırla dinleyen telefonlarda, oyunda ve işte, dükkanlarda ve bürolarda, yalnızca bize ait olduğunu zannettiğimiz çocukluk dünyasında ve onca kokuşmuşluğu görmekten bitkin düşmüş sokaklarda, restoranlarda, gezinti yollarında, koltuklarımızda ve çarşaflarımızda, üstlerinde hiçbir koku hiçbir iz kalmayıncaya, yırtılıp bez olarak kullanılıncaya kadar; öpücüklerimizde de yerimizi başkası alır, öpüşürken gözler kapatılır, anılarda, düşüncelerde, hayallerde ve her yerde yerimizde doldurulur; omuzların üstüne yağan kardan ibaretim, kaygan ve yumuşak, kar daima diner ...