Okuduklarımı konuşabilecek bir yol arkadaşı bulduğumu hissetiğim hâlde bir şeyler söylemek istiyorum. Yazar tanımak, film izlemek, müzik dinlemek, seyahat etmek; eylemlerini hemen hemen aynı hisle kucaklayabildiğin insanlarla güzelleşiyor.
Kitabı okurken çok küçük yaşta başladığım kitap okuma yaşantımı paylaşmadıkça bazı yazarların içimde 'yazar obezine' -bir şey uydurmuş olayım:)-
dönüşmüş olduğunu fark ettim.
Bazı şeyler konuşulmadıkça büyür içimizde öyle bir şey işte.
Mesela Tanrı hakkında çok konuşmayız hep varlığının etrafında gezinir dururuz ama asla tam olarak konuşmayız kendisini.
Okuduğumuz, dinlediğimiz, izlediğimiz şeyleri de aynı şekilde etrafında gezinip durduğumuz için herkes her şeyi okuyor ama kimse hiçbir şey okumamışcasına yaşıyor hissine kapılıyoruz.
Nurdan Hanım kadar cesur bir eleştirmen ve inceleme yazarı değilim ama kendisine E. Said'i, Tanpınar'ı, Meriç'i, Bıçakçı'yı, Nuri Bilge Bey'i benimle bu kitap aracılığıyla konuşma fırsatına ulaştırdığı için teşekkür ederim.
Bazı noktalarda sorduğu soruları çok sert bulsam da kaleminin gücünü gözlemlerinin genişliğinden aldığını ve sanattan şiire filmden romana taşıdığı analitik kalemiyle bize sunduğunu görüyorum, saygıyla selamlıyorum..