Her insanın kendi dertleri vardır ve herkesin derdi başkalarının gözün­ de dikkate alınmayacak kadar küçük olsa bile kendi dün­yasında koca bir sorundur. Benim de kendi içimde sıkıntı­larım, dertlerim oluyor elbette. Hatta son zamanlarda epey güzel bir derdim var.
Sayfa 270 - Müptela YayınlarıKitabı okudu
ARZ-I HAL
Ben de günahkar kullarındanım Allahım... Bir "Kulhuvallahi" bilirim dualardan, Bir de "Yarabbi şükür" demeyi doyunca, Bir kere oruç tutmam ramazan boyunca, Ama çekmediğim kalmadı sevdalardan. Ben de günahkar kullarındanım Allahım!... Benim gibi kulun çok dünyada, Allahım!... Eğer bilmiyorsan işte, haberin olsun. Ekmek derdi,
Reklam
Koza'nın güncesinden... 15.09.2008 İnsan içinde iki kişiyi taşır, derdi beni büyüten kişi. Hangi tarafı seçeceğine ise sen karar verirsin. Tanrı, bu iki kişiyi benim içime hapsettiğinde renklerini de verdi: kahverengi ve mavi. Bir tarafta toprak var; mezarlıklar ile ölümler, solmuş çiçekler, ağlayan yüzler ve duygular. Korkular var, korkular. Endişeler, öfkeler ve bir o kadar nefretler. Kahverengimde acılar var. Bir tarafımda gökyüzü var; denizler ile okyanuslar, şimşekler, yağmurlar ve karlar. Korkusuzluk var, korkusuzluk. Başkaldırı, güç ve bir o kadar inanç. Mavimde acımasızlık var. İnsan içinde iki kişiyi taşır, derdi beni büyüten kişi ama sonra başka bir cümle daha söyledi: "Artık tarafını seçme vakti." Buradayım, tarafımı seçiyorum ve düşmanımın gözlerinin içine acılarımla değil, acımasızlığımla bakıyorum. Buradayım, duruyorum ve sadece gülümsüyorum. Buradayım ve kahverengiyi görmezlikten geliyorum, ben sadece canım yanmasın istiyorum. Buradayım ve başlıyorum; sokaklarımı yok eden herkesin sokaklarını talan etmeye geliyorum. "Sadece Koza"
Kazım Karabekir'in babası
1306 ’da Hicaz alaybeyliğine naklolundu. Beraber bu seyahatleri yaptık. Üç sene kadar Mekke ’de vazife gördü. 1309 ’da koleradan vefat etti. Mezarı Mekke ’de, Cennet-i Muallâ ’dadır. Babamı iyice hatırlıyorum. Pek kuvvetli bir vücuda ve bir seciyeye malikti. Güzel ata biner ve kılıç kullanırdı. Fakirlere çok acır, yetim çocukları himaye ederdi. Tasarrufa ehemmiyet vermezdi. “Ben çocukken evimden, köyümden ayrıldım, varlığımı kendi azmimle kazandım. Hazıra konanlardan kuvvetli seciyeli kimse az çıkabiliyor. Çocuklarımın da benim gibi yalnız kendi varlıklarına güvenebilmeleri için kendilerine bir servet bırakmayı düşünmüyorum. Sağlığımda kimsesizlere, düşkünlere yardımı daha ziyade arzu ediyorum” derdi. .. Babam hediye bile kabul etmezdi. “Vazife başındaki insanlar çöp bile almamalıdırlar” derdi. Namazını, orucunu terk etmezdi. Kırım Seferi ’nde ve gençliğinde eda edemediği namazlar için de beş vaktine beş katardı. Kaza ve kadere tamamıyla inanırdı. Fakat şahsın irade-i cüziyesi olduğundan azim ve iradesiyle hayatını istediği istikamette yürülebileceğine de kani idi. Babamın bende bıraktığı intiba tam bir “Türk modeli” olmasıdır. Sözüne sadık, samimi, vazifesine düşkün, herkesin iyiliğini ister, yalan-dolandan hoşlanmaz, riya bilmez, imanı gibi vücudu da salabetliydi.
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Reklam
Başkalarının beni anlamasını beklemiyorum. Vicdan söz konusu olduğunda beni en iyi sen anlayabilirsin. Bedenlerimizin içinde, kapıların arkasında, sokakların ortasında tek tek ölüyoruz. Kadın erkek, çoluk çocuk, ülke olarak ölüyoruz. İnsanlık olarak ölüyoruz. Tuhaf bir biçimde ölmek için çırpınıyoruz. Herkesin kendi ölümüyle, öteki'nin ölümüyle bi derdi olmalı, ölümle bir derdimiz olmalı, benim söylemeye çalıştığım bu.
Sayfa 161Kitabı okudu
Annem Öldü...
Evet, annem öldü. Beni bu hayatta koşulsuz seven tek insan da beni bırakıp gitti. Hayır, bir suçlama yok bu cümlede. Ben bu hayatta en çok anneme kızdım. Beni bu hayatta en çok annem affetti. Belki affetmesi bile gerekmedi. Ben hep onun küçük yaramaz oğluydum çünkü. Artık kimsenin küçük yaramaz oğlu olamayacağım. Artık kimseye sınırsızca kapris
Sayfa 240
Burada sizin soluduğunuz havayı solumak istiyorum. Kitap, tablo dolu, kısık sesle konuşulan, herkesin, hatta fikirlerin de saf olduğu havayı. Benim soluduğum havaya açgözlülük bulaşmış; ev kirası, geçim derdi, gürültü patırtı,kafayı çekmek, hepsi bundan ibaret.
Sayfa 80 - indigoKitabı okudu
Behice Boran, "herkesin aşk acıları vardır; benim dostluk acılarım oldu" derdi.
Sayfa 81
305 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.